Bu makalede, sekonder diyabetin tanı ve yönetimi ele alınmaktadır. Diyabet vakalarının çoğunluğunu Tip 2 Diyabet oluştururken, nadir görülen genetik ve sekonder nedenler de bu hastalığa yol açabilir. Sekonder nedenler arasında enfeksiyonlar, ilaçlar, stres ve otoimmün veya endokrinolojik hastalıklar yer alır. Diyabet yönetimi sırasında sekonder nedenlerin akılda tutulması önemlidir çünkü bu nedenler tespit edilip ortadan kaldırılabilirse, diyabetin kontrol altına alınması mümkün olabilir. Bu amaçla, iyi bir klinik sorgulama, etkili bir fizik muayene ve doğru laboratuvar testleri kullanılmalıdır. Sistemik kortikosteroid kullanımı, daha önceden diyabeti olmayan bireylerde doza bağımlı olarak diyabet gelişimine neden olabilir. Ancak, steroid kullanımına bağlı olarak yeni diyabet gelişimi nadirdir. Steroid dozu ile diyabet riski arasında pozitif bir ilişki vardır. Steroid kullanımıyla ilişkilendirilen risk faktörleri, Tip 2 Diyabet için genel popülasyonda gözlenen risk faktörleriyle benzerdir. Steroid kullanımıyla kontrol edilmesi zor olan hiperglisemi tablosu oluşabilir. Steroidin hiperglisemi ve diyabete neden olan etki mekanizmaları arasında glukoneogenezin artması, periferik adipoz dokuda glukoz alımının azalması ve insülin direnci yer alır. Ayrıca, steroid kullanımına neden olan primer hastalığın da diyabet gelişimi üzerine etkisi olduğu düşünülmektedir. Cushing sendromunda glukoz intoleransı ve diyabet sık görülür ve kortizol tarafından uyarılan glukoneogenez ve insülin direnci ile açıklanır. Cushing sendromu, glukoz metabolizması bozuklukları dahil olmak üzere birçok metabolik bozuklukla ilişkilidir. Bu makalede, Cushing sendromuna neden olan adrenal kitlelerin de diyabet gelişimine etkisi üzerinde durulmaktadır.(AI)
Atıf Sayısı :