Bu bölümde, ürolojik kanserler için aşı tedavileri hakkında bilgi verilmektedir. Aşı tedavilerinin uygulanabilmesi için kanserin immünojenik olması, doku spesifik proteinler içermesi, yavaş bir ilerleyişe sahip olması ve tedavilerin uygulanabilir olması gerekmektedir. Bu nedenle, ürolojik kanserlerle ilgili yapılan çalışmalar genellikle böbrek ve prostat üzerinde yoğunlaşmıştır, mesane üzerinde ise daha az çalışma yapılmıştır. Testis kanserinde aşı çalışmalarının az olmasının nedeni ise hızlı yayılması ve metastaz oluşturması, çeşitli tiplere sahip olması ve çoğunlukla karışık tümörler olarak görülmesi ve kan-testis bariyerinin bulunmasıdır.Aşı tedavisinin uygulanmasının amacı, tümör tarafından tetiklenen toleransı aşarak malign hücrelere karşı bağışıklık tepkisini aktive etmektir. Bu tedaviler, kansere karşı bağışıklık tepkisini kullanarak etkilidir. Literatürde yayınlanan ilk onkolojik aşı tedavisi, 1893 yılına kadar Coley'e aittir. Bu çalışmada, inoperabl yumuşak doku sarkomalarının streptokok toksinleriyle nonspesifik bağışıklık tepkisi uyandırılarak gerilediği gösterilmiştir. Ürolojik kanserlerde kullanılan aşı tedavileri, tümör hücreleri (otolog ve allojenik), dendritik hücre, DNA viral vektör, protein/peptit, bağışıklık düzenleyicileri şeklinde kategorize edilebilir. Ürolojik kanserlerde aşı tedavilerinin uygulanmasıyla ilgili eski çalışmalar olsa da, bu çalışmalar son zamanlarda yoğunlaşmıştır.Kansere karşı bağışıklık tepkisi nasıl oluşur?İlk olarak, makrofajlar kanser hücrelerini fagositoz yapar ve aynı zamanda diğer kanser hücreleri de yakındaki dokuları ve hücreleri işgal eder. Makrofajlar kanser hücrelerini baskılar ve kanser hücrelerinin antijenik kısımlarını yüzeyde gösterir. T yardımcı hücreleri daha sonra makrofajlarla (dendritik hücreler) bağlanarak sunulan antijenleri tanır. Bu bağlanma, her iki hücreden birçok sitokin salınımına neden olur. Böylece kansere karşı bir antijen sunumu gerçekleşir. Salınan sitokinler, özellikle interleukin 2 (IL-2), T yardımcı, sitotoksik T ve B hücrelerini uyararak daha fazla sitokin ve antikor oluşumunu indükler. Uyarılan sitotoksik T hücreleri, aynı antijeni taşıyan kanser hücrelerine yönlendirir ve onlarda delikler oluşturmaya başlar. Böylece kansere karşı sitotoksik bir etki sunulur. Son olarak, B hücrelerinden salınan antikorlar serbest dolaşan kanser hücrelerine bağlanır ve onları etkisiz hale getirir.(AI)
Atıf Sayısı :