Bu makalede, Anatolia'da yapılan paleopatoloji çalışmaları ele alınmaktadır. İnsan iskelet sistemi, vücudun en sert kısmıdır ve uzun süre korunabilir. Bu nedenle, yaşayan toplulukların demografik özelliklerini ortaya çıkarmak için en önemli araştırma materyali olarak kabul edilir. İnsan iskelet kalıntıları üzerinde çalışan biyolojik antropologlar, bireylerin iskeletlerini inceleyerek yaş, cinsiyet, beslenme, meslek gibi verileri anlayabilirler çünkü bu özelliklerin hepsi kemiklerde iz bırakır. Ayrıca, hastalıklar da eski iskelet materyalleri üzerinde teşhis edilebilir. Birçok hastalık kemiklerde ve dişlerde iz bırakır. Kemik, patolojik durumlara sınırlı bir tepki verir ve bu nedenle durumun teşhisini zorlaştırır, ancak birçok hastalık kemiklerin yardımıyla teşhis edilebilir. Paleopatoloji olarak adlandırılan bu disiplin, eski hastalıkların incelenmesi ve uygulayıcıları paleopatologlardır.Anadolu, coğrafi konumu nedeniyle birçok farklı medeniyet tarafından yerleşime açılmıştır. En az 1.2 milyon yıldır insanlara ev sahipliği yapmış ve farklı bölgeleri farklı gruplar tarafından yerleşmiştir. Bu eski topluluklar üzerinde çalışma yapma girişimleri, Türkiye'deki ilk biyolojik antropologlar tarafından 1930'lu yıllara kadar uzanır. Bu ilk çalışmalardan bugüne kadar antropoloji bölümlerinin ve biyolojik antropologların sayısı giderek artmış ve dolayısıyla osteolojik çalışmalar da artmıştır. Türkiye'de iyi eğitimli paleopatologlar olmasa da, antropologlar bu eski dönemlere ait osteolojik materyali inceleyerek bu toplulukların patolojik durumlarını ortaya çıkarmaktadır.Son 90 yılda (1930'dan 2019'a kadar), birçok çalışma eski toplulukların iskelet materyallerinin antropolojik analizine odaklanmıştır. İlk çalışmalar sadece bireylerin yaş ve cinsiyet gibi temel verilere odaklanırken, sonraki çalışmalar iskelet materyalinden çok daha fazla veri ortaya çıkarmıştır. Bireylerin yaşam tarzını veren bu veriler, kemikler ve dişler üzerinde görülebilen patolojik durumları içerir. Bu veriler sadece yaşam tarzları hakkında bilgi vermekle kalmaz, daha da önemlisi ölüm nedenini sunabilir. Bu paleopatolojik çalışmaların yanı sıra, bazı yazarlar Anatolia'daki eski hastalıklar hakkında derleme makaleler yayınlamışlardır. Ancak, tüm bu yayınlar genel bir bakış sunmakta olup tüm dönemlere veya hastalıklara odaklanmamıştır. Bu nedenle, bu çalışma tüm dönemlere ve hastalıklara odaklanarak Anatolia'daki eski hastalıkları incelemeyi amaçlamaktadır.(AI)
Atıf Sayısı :