Bu bölümde, bilgiye erişimin tarih boyunca nasıl değiştiği ve 21. yüzyılda nasıl bir dönüşüm yaşandığı üzerinde durulmaktadır. Eskiden bilgiye erişim sadece seçkinlerin elindeyken, 18. ve 19. yüzyıllarda her çocuğa okuma, yazma, tarih, coğrafya, fizik, kimya ve matematik gibi konuları öğretmek devrim niteliğinde bir gelişme olarak kabul edilmiştir. Ancak 21. yüzyılda bilim, teknoloji, sanat, edebiyat, ekonomi ve sağlık alanlarında benzeri görülmemiş değişiklikler yaşanmıştır. Yazılı ve görsel medya aracılığıyla sınırsız bilgiye ulaşabiliyoruz. Örneğin, dünya genelinde her gün yaklaşık olarak 6800 makale hakemli dergilerde yayımlanmaktadır. İnternet kullanıcı sayısı 4.38 milyar (dünya nüfusunun %56'sı), sosyal medya kullanıcı sayısı 3.48 milyar (dünya nüfusunun %45'i), mobil kullanıcı sayısı 5.11 milyar (dünya nüfusunun %67'si) ve mobil sosyal medya kullanıcı sayısı 3.25 milyar (dünya nüfusunun %42'si) olarak rapor edilmektedir.Bilgiye erişimin ve bilginin kendisinin aşırı artışı, küreselleşme, çokkültürlülük ve göç gibi diğer faktörlerle birlikte günlük yaşamı daha karmaşık hale getirmektedir. Eski sorunlar tek tek ele alınırken, yeni sorunlar hakkında henüz bir fikir birliği sağlanamamıştır. Bu noktada, Harari'ye (2018) göre şu soruların sorulması gerekmektedir: \"Eşsiz dönüşümlerin ve belirsizliklerin egemen olduğu bu dünyaya çocuklarımızı ve kendimizi nasıl hazırlayabiliriz?\" \"Yeni doğan bir bebeğin iyi hissetmesi, başarılı olması, sağlıklı ilişkilere sahip olması, kendisi olması, üretimde katkıda bulunması, dünya vatandaşı olması vb. için hangi becerilere ihtiyacı vardır?\" Bu sorulara cevap vermeye odaklanan birçok eğitim sistemi, öğrencilere kendi için öncelikli bilgi ve becerileri öğretmeyi amaçlayan eğitim programları geliştirmektedir. Bu amaç doğrultusunda, eğitim sistemleri genellikle programlama veya en çok konuşulan yabancı dilleri öğretmeye yönelmektedir. Ancak 2050 yılında dünya ve iş hayatının neye ihtiyaç duyacağını tahmin etmek kolay değildir. Bu nedenle, okullar teknik becerileri göz ardı etmeden çocukları sürekli olarak kendilerini yenileyebilecekleri becerilerle donatmaya odaklanmalıdır. Bu ömür boyu becerilerden biri de eleştirel düşünmedir. Eleştirel düşünme, Schafersman'a (1991) göre, dünyayla ilgili doğru ve güvenilir bilgiye ulaşma yolunda doğru düşünme şeklidir. Halonen'e (1995) göre ise eleştirel düşünme, derinlemesine düşünme veya kararlar alırken şüpheci olma eğilimi veya becerisidir.(AI)
Atıf Sayısı :