Bu makalede, Rusya'nın 18. yüzyılda Batı'ya açılmasıyla başlayan sanat akımlarının etkisi incelenmektedir. I. Petro'nun reformlarıyla birlikte Rus Çarlığı, Avrupa sanatından etkilenmeye başlamıştır. St. Petersburg şehri, İtalyan mimarlar tarafından tasarlanan Barok tarzı binalarla ve gösterişli katedrallerle karakterize edilmiştir. Ancak, bu dönemde Rus düşünce dünyası, Petro reformlarının aydınlanmaya hizmet edip etmediği konusunda fikir birliğine varabilmiş değildir. 19. yüzyılın başlarında, Batılı değerlerin benimsenmesi gerekliliğine karşı çıkan bir grup düşünür ve sanatçı ortaya çıkmıştır. Bu grup, tamamen Rus köklerine dayanan bir yaşam biçimini idealize etmiş ve halk yaşamının ve sanat eserlerinin basit, sade ve doğal niteliklerinden etkilenmiştir. Bu dönemde, Slavofil düşünce adı verilen romantik-milliyetçi bir hareket ortaya çıkmıştır. Slavofil düşünce, halkın geleceğini sadece Rus geçmişinden ilham alarak yeniden inşa etmek istemiştir. Bu çalışmada, söz konusu sanat topluluklarının halk temasına yaklaşımları incelenmiş ve Slavofil düşüncenin izleri araştırılmıştır. Çalışmada, folklor ve etnografya araştırmacılarının çalışmaları ve halk sanatı üzerine yazılan metinlerden yararlanılmıştır. Bu çalışma, Rus folklorunun yeniden canlanması ve Slavofil düşüncenin sanata yansıması konularında sınırlı bir perspektif sunmaktadır.(AI)