Bu bölümde, İngiltere'deki savaş sonrası dönemde romanın durumu incelenmektedir. Geleneksel edebiyat eleştirmenliği, İngiliz savaş sonrası romanını gelenekselci ve deneyselci olarak iki ayrı kategoriye ayırarak değerlendirmiştir. Ancak, bu eleştiri geleneğinde, 20. yüzyılın son on yılına kadar, gelenekselci romanları deneyselci romanlardan daha üstün tutma eğilimi açıkça görülmektedir. Bu dönemdeki edebiyat eleştirisinin çoğu, Charles Percy Snow, Angus Wilson ve Kingsley Amis gibi İngiliz savaş sonrası romancıların, formal ilham kaynakları olarak Viktorya ve Edward dönemi romanlarına geri döndüklerini belgelemektedir. Bu çalışmada, İngiliz yazar ve eleştirmen David Lodge'un The Novelist at the Crossroads adlı eseri örnek olarak verilmektedir. Lodge, İngiliz edebiyatının gerçekçiliğe özellikle bağlı olduğunu ve gerçekçi olmayan edebi modlara karşı dirençli olduğunu belirtmektedir. Bu bölümde ayrıca, Rubin Rabinovitz'in The Reaction against Experiment in the English Novel, 1950-1960 adlı çalışması da ele alınmaktadır. Rabinovitz, İngiliz okuyucu kitlesinin 1950'ler ve 1960'larda deneysel modernist yazma tarzından geleneksel gerçekçi tarza doğru bir değişim yaşadığını belgelemektedir. Bu dönemde İngilizlerin, özellikle James Joyce ve Virginia Woolf gibi deneysel romancılara karşı giderek daha fazla tepki gösterdiği ifade edilmektedir. Aynı zamanda, savaş sonrası dönemde Viktorya dönemi romanlarına olan ilginin de yeniden canlandığı belirtilmektedir.(AI)
Atıf Sayısı :