Diyaliz Ve Renal Transplant Hastalarında Osteoporoz: Patogenez, Teşhis, Klinik Ve Güncel Tedavi Önerileri
Anahtar Kelimeler
Osteoporoz, kemik kitlesinde kayıp ve mikro-mimarisinde bozulma ile karakterize bir metabolik kemik hastalığıdır. Dünya genelinde 200 milyondan fazla insanı etkilediği düşünülmektedir. Osteoporoz, postmenapozal kadınlar başta olmak üzere her iki cinste de yaşla birlikte sıklığı artan bir hastalıktır. Türkiye'de yapılan bir çalışmada, 50 yaş üzeri bireylerin %50'sinde osteopeni ve %25'inde osteoporoz tespit edilmiştir. Yaşlı nüfusun artmasıyla birlikte etkilenen birey sayısının da artacağı öngörülmektedir.Osteoporoz, düşük enerjili travma veya bireyin boyundan daha kısa bir yükseklikten düşmesiyle gelişen kırıklara yatkınlık yaratır. Osteoporotik bireylerin %30-40'ı hayatlarının bir döneminde kırık yaşayabilir. En önemli komplikasyon kalça kırığıdır ve yüksek mortalite riski taşır. Osteoporoz genellikle asemptomatik seyreder, bu nedenle risk faktörleri olan hastalar taranmalı ve tedavi edilmelidir. Tedavi, kırık riskini azaltmada etkilidir.Osteoporoz tanısı için altın standart invazif bir prosedür olan kemik biyopsisi kullanılır. Ancak bu yöntem az sayıda merkezde uygulanır ve toplum taraması için uygun değildir. Osteoporoz taraması için genellikle non-invazif testler kullanılır. En sık kullanılan yöntem dual enerjili X-ray absorbsiyometri (DEXA)dir. DEXA, kemik mineral yoğunluğunu ölçer ve kırık riskini öngörmede ve tedavi yanıtını izlemede kullanılabilir. DEXA sonuçları, hastanın kemik mineral yoğunluğunu genç erişkinlerin ortalama değerleriyle (T skoru) veya aynı yaş veya cinsiyetteki bireylerin ortalama değerleriyle (Z skoru) karşılaştırarak yorumlanır.Sonuç olarak, osteoporoz kemik kaybı ve bozulmasıyla karakterize bir hastalıktır. Özellikle postmenapozal kadınlar ve yaşlı erkeklerde sık görülür. Osteoporoz tanısı için invazif veya non-invazif testler kullanılır ve tedavi kırık riskini azaltmada etkilidir.(AI)
Atıf Sayısı :