Bu bölümde, tüketim ve kadınlar arasındaki ilişki tarihsel bir perspektiften ele alınmaktadır. Tüketim kültürü üzerine yapılan araştırmalarda, kadınların toplumun ana tüketicileri olarak görüldüğü belirtilmektedir. Son zamanlarda yapılan çalışmalar, bu ilişkinin 18. ve 19. yüzyıllarda kurulduğunu göstermektedir. Üretimin erkeklere, tüketimin ise kadınlara ait olduğu düşünülmüştür. Ev eşyalarını satın almak ve düzenlemek gibi görevlerin kadınlara ait olduğu kabul edilmiştir. Ancak tüketim ile kadınlar arasındaki ilişki basit ve doğrudan değildir. Tüketim, sadece ticari dünyanın ürettiği ürünleri satın almak ve kullanmakla sınırlı değildir, aynı zamanda bu ürünlere anlam katmak, onları sahiplenmek ve kendi malı gibi kullanmaktır. Tüketim aynı zamanda temsil, kimlik, üretim ve düzenleme süreçlerini içerir. Tüketim alanı, kadınlığın sergilendiği, kadınlık versiyonlarının meşrulaştırıldığı veya tartışıldığı bir alandır. Kadınların mal, mekan, gösteri ve hizmetlere erişimi onları güçlendiren bir etken olabilir. Bazı feministlere göre, tüketim kadınları güçlendirmiştir. Tüketim kültürüne dahil olduktan sonra, kadınlar daha önce dışlandıkları şehir merkezlerinde ve diğer alanlarda görünebilir hale gelmişlerdir. Yeni tür ticari alanlar, geleneksel Batı toplumlarında merkezi ve ataerkil sistem dışında seslerin duyulmasını sağlamıştır. Tüketici hareketleri de kadınlar tarafından yönetilmiştir. Örneğin, yoksul kadınlar gıda isyanlarının liderleri olurken, orta sınıf kadınlar tüketici mevzuatını desteklemiştir. Tüketim, kadınlara yeni bir otorite ve uzmanlık alanları, gelir kaynakları ve tüketici hakları sağlamıştır.(AI)
Atıf Sayısı :