Bu çalışmada, inovasyon kavramının günümüz ekonomik ortamında önemi ve etkisi üzerinde durulmaktadır. Sanayi devrimi ve teknolojik gelişmeler, inovasyonun daha güçlü bir şekilde ele alınmasını sağlamıştır. İnovasyon, toplumsal değer yaratma ve talep oluşturma amacıyla araştırma ve geliştirme faaliyetlerinin önemli bir parçası haline gelmiştir. Özellikle stratejik yönetim sürecinde inovasyon, değerli bir dinamik olarak kabul edilmektedir.İnovasyon kavramı, yeni tekniklerin kullanılması anlamına gelmektedir. Yenilikçilik olarak da adlandırılan inovasyon, toplumsal bazda değer yaratması ve ekonomik değişime dönüşmesi gerekmektedir. Değişim, insanlar için vazgeçilmez bir unsurdur ve örgütleri de etkilemektedir. Bu nedenle, değişimin sistematik bir şekilde değerlendirilmesi, örgütsel performansın sağlanmasında önemlidir. Ayrıca, çift taraflı değişim hareketlerinin değer yaratması, inovatif uygulamaların hız kazanmasına olanak sağlamaktadır.Schumpeter, inovasyonun örgütsel devamlılık ve kalkınmanın itici gücü olduğunu vurgulamıştır. Ülkelerin kalkınması, inovatif yetkinliklerle desteklenmiş girişimler aracılığıyla gerçekleşecektir. Schumpeter, inovasyonu yeni ürünlerin girişi, yeni üretim yöntemlerinin girişi, yeni pazarların açılması, yeni tedarik kaynaklarının geliştirilmesi ve yeni pazar yapılarının oluşturulması olarak tanımlamıştır.Bu çalışma, inovasyon kavramı temelinde inovatif iş davranışı, inovasyon iklimi ve inovasyon performansı arasındaki ilişkiyi incelemektedir. İnovatif iş davranışının, inovasyon iklimi ve performansı üzerindeki etkileri araştırılmaktadır. Bu çalışmanın sonuçları, işletmelerin inovasyon stratejilerini geliştirmelerine ve rekabet avantajı elde etmelerine yardımcı olabilir.(AI)