Bu bölümde, turizmin kırsal kadınların ekonomik ve sosyal yaşamı üzerindeki etkileri incelenmektedir. Dünya genelinde ve Türkiye'de kadınların sosyal ve ekonomik yaşamdaki rolü sıklıkla araştırma konusu olmuştur. Bu araştırmaların ortak noktası, kadınların erkeklere göre sosyal ve ekonomik yaşamda dezavantajlı olmalarıdır. Toplum tarafından kadınlara atanan çeşitli roller, onları ev işlerine ve çocuk bakımına daha fazla zaman harcamaya zorlamaktadır. Kadınların iş dünyasındaki düşük katılım oranı, kadınların yöneticilik pozisyonlarında düşük temsil oranı ve düşük ücretler, kadınlar için sosyal ve ekonomik açıdan bir sorun teşkil etmektedir.Dünya genelinde kadınların iş dünyasına katılım oranının düşük olması, cinsiyet eşitsizliği açısından değerlendirilmektedir. Kadınlar dünya genelinde işlerin %66'sını, gıda üretiminin %50'sini, gelirin %10'unu ve sadece mülkiyetin %1'ini gerçekleştirmektedir. Bu durum, cinsiyet eşitsizliği tartışmasının kaynağıdır.Dünya Bankası Grubu'nun (2017) raporuna göre, Türkiye de dahil olmak üzere birçok ülkeden elde edilen verilere dayanarak, turizm kadınların sosyal, ekonomik ve siyasi güçlenmesine, ekonomik bağımsızlığın artmasına, özsaygı ve özgüvenin gelişmesine, becerilerin gelişmesine ve girişimcilik gibi birçok olumlu etkiye sahiptir.Aynı raporda, seyahat ve turizmin kadınların sektörde güçlenmesine ve ilerlemesine daha fazla fırsat sunduğu vurgulanmıştır. Dünya Turizm Örgütü (UNWTO) ve UN Kadınların Turizm ve Kadınlar Raporu 2010'a göre, turizm, diğer ekonomi sektörlerine göre kadınların işgücü, girişimcilik ve liderlik konularında daha iyi fırsatlar sunmaktadır. Turizm sektöründe çalışan kadın personel sayısı, diğer bazı sektörlere göre daha yüksektir. Bunun nedeni, kadınların bilgi ve becerilere dayalı daha fazla iş olanağına sahip olmasıdır.Kırsal kadınların ekonomik ve sosyal güçlenmesi, tarım sektöründeki yoksulluğun azaltılması açısından son derece önemlidir. Özellikle kırsal turizm, kadınların gelişim için önemli fırsatlar sunabilir. Bu çalışmanın amacı, turizmin kırsal kadınların ekonomik ve sosyal gelişimi için hangi fırsatları sunduğunu bulmaktır. Bu çalışmada, Muğla'nın Milas ilçesine bağlı Ören mahallesinde turizm faaliyetlerinin önemli olduğu bir bölgede, yüz yüze görüşmeler yapılarak anket tekniği ve küçük bir kadın grubuyla kadınlarla görüşmeler yapılmıştır. Anket verileri IBM SPSS Statistic 22 ile analiz edilmiştir. Katılımcılardan elde edilen veriler temalar halinde gruplandırılmış ve ifadeler yorumlanmış ve analiz edilmiştir.Bu çalışmanın teorik çerçevesi, Türkiye ve dünya genelinde kadınların işgücüne katılım düzeyinin düşük olması üzerine odaklanmaktadır. Türkiye'de kadınların işgücüne katılım oranı, 2017 yılında bu oran erkeklerde %78,2 iken kadınlarda %37,6 olarak gerçekleşmiştir. Uluslararası Çalışma Örgütü'nün 2018 Kadınlar İçin Eğilimler raporuna göre, kadınların işgücüne katılım oranı %48,5 iken erkeklerde bu oran %75'tir. Bu doğrultuda, Türkiye'de kadınların işgücüne katılım oranı dünya genelindeki katılım oranına göre oldukça düşüktür. Uluslararası Çalışma Örgütü, kısıtlayıcı cinsiyet ve kültürel normlardan dolayı kadınların Arap ülkeleri, Güney Asya ve Kuzey Afrika'da işgücüne katılımının düşük olmasına dikkat çekmekte ve bu eğilimin yakın gelecekte devam etme eğiliminde olduğunu belirtmektedir. Buna karşılık, gelişmiş ülkelerde kadınların işgücüne katılımı, 1990'lardan bu yana kadınların oranıyla neredeyse eşitlenmiştir. Bu oran, gelişmekte olan ülkelerin neredeyse yarısı kadınların oranına sahiptir. Gelişmiş ülkelerdeki son birkaç on yılda kaydedilen ilerlemenin büyük bir kısmı, bu ülkelerdeki erkeklerin ve kadınların durumuna bağlanabilir. Bu ülkelerde kadınlar eşit eğitim hakkına sahiptir ve ücretli çalışmayla ilgili daha az kısıtlayıcı sosyal normlara tabidir. Kamu polit(AI)
Atıf Sayısı :