Kanser hastaları, hem hastalığın kendisinden hem de aldıkları tedaviden dolayı malnütrisyon açısından yüksek risk altındadır. Yapılan çalışmalarda kanser tipi ve kanser evresine bağlı olarak malnütrisyon oranının %20-70 arasında olduğu rapor edilmiştir. Kanser hastalarında oral alım yetersizliği ve kilo kaybı, kötü progresyonun ve kısa yaşam beklentisinin habercisidir. Bu hastalarda malignite dışı ölümün, %10-20 civarında malnütrisyon nedeniyle geliştiği tahmin edilmektedir. Hastaları etkili bir şekilde tedavi edebilmek için kilo durumunun dengelenmesi ve geri kazanılması, dehidratasyonun düzeltilmesi ve beslenme bozukluklarının giderilmesi gerekir. Baş ve boyun kanseri hastalarının %70’ine tedavi öncesi veya tedavi sırasında, tümörün tıkayıcı etkisi, tümörün kompresyonu, odinofaji, kusma gibi nedenlerle nutrisyon desteği gerekmektedir. Bu destek hastalara enteral veya parenteral olarak verilebilir. Enteral beslenme maliyet açısından daha ucuz, daha az komplikasyon gelişmesi ve daha iyi sonuçları olduğu için tercih edilmesi gereken yoldur. Enteral beslenme nazogastrik veya nazojejunal sondalar ile sağlanabilir. Eğer nutrisyon desteğinin kısa süreli verilmesi düşünülüyorsa, nazogastrik tüp ile besleme yeterlidir. Daha kalıcı enteral beslenme için gastrostomi veya jejunostomi, endoskopik, cerrahi veya girişimsel radyoloji yardımıyla sağlanabilmektedir. Perkütan endoskopik gastrostomi (PEG) ve Perkütan Radyolojik Gastrostomi (PRG) yaygın olarak kullanılan yöntemlerdir. PEG tüpü yerleştirme basit ve güvenilir bir işlemdir, ayrıca hastalar tarafından da iyi tolere edilir. Bundan dolayı komplikasyon oranı yüksek olan cerrahi gastrostominin yerini almış ve dünya genelinde hızla yayılarak orta ve uzun süreli enteral beslenmede tercih edilen yöntem olmuştur.(AI)
Atıf Sayısı :