Kanser, dünya genelinde ve ülkemizde en önemli ölüm nedenlerinden biridir ve hem hastaların hem de bakım verenlerin ruh sağlığını önemli ölçüde etkiler. Kanser hastaları, fiziksel sorunların yanı sıra kansere yüklenen anlamlar ve algılanış biçimine bağlı olarak ortaya çıkan duygusal tepkilerle başa çıkmak zorundadır. Tedavilerdeki ilerlemelere rağmen, hastalar ve yakınları hala kanserin ölüm, ağrı ve acı çekmeyle ilişkili olduğunu düşünmektedir. Kanser, belirsizliklerin ortaya çıktığı, varoluşsal çatışmaların yoğun yaşandığı ve psikolojik belirtilerin eşlik edebildiği bir süreç olarak tanımlanabilir. Kanser hastalarının ruh hallerini etkileyen faktörler arasında kanserin evresi, tedavi yan etkileri, ağrı, kronik yorgunluk, ruhsal olgunluk düzeyi, sosyal destek ve ekonomik durum yer almaktadır. Ruhsal belirtiler, genç yaş, kadın cinsiyet, ağrı, pankreas kanseri, kemoterapi/radyoterapi alımı, beyin metastazı, hiperkalsemi, steroid kullanımı ve geçmişte depresif bozukluk öyküsü gibi faktörlerle kanser hastalarında ruhsal bozukluk riskini artırır. Kanser tedavisi alan hastalarda ruhsal belirtiler sık görülmesine rağmen, tedavi alma oranları düşüktür. Bu durumun temel nedeni, tedavi sağlayıcılar ile hastalar arasındaki iletişim eksikliği olarak düşünülmektedir. Hastaların ruhsal belirtileri genellikle normal bir reaksiyon olarak değerlendirilir ve zamanla kendiliğinden azalacağı düşünülerek psikiyatrik tedaviler gecikir veya hiç alınmaz. Ruhsal belirtilere yönelik tanı ve tedavi alınmadığında, belirtilerde kötüleşme, yaşam kalitesinde azalma, hastanede kalış süresinde uzama ve tedavi uyumunda azalma gibi ciddi sonuçlar ortaya çıkar. Bu nedenle, kanser hastalarının ruhsal belirtilerinin değerlendirilmesi ve tedavi edilmesi yaşam süresini uzatabilir.(AI)
Atıf Sayısı :