Bu bölümde, onkoloji hastalarında depresyonun prevalansı ve tedavisi üzerine bir inceleme yapılmaktadır. Depresyon, dünya genelinde yaklaşık olarak 121 milyon kişiyi etkilemektedir ve tedavi edilmediğinde mortaliteyi artırabilir ve yaşam kalitesini olumsuz etkileyebilir. Kanser hastalarında depresyon, en dikkat çeken psikiyatrik bozukluktur ve morbidite ve mortaliteyi artırabilecek önemli bir risk faktörüdür. Ancak, kanser hastalarında depresyonun tespiti zor olabilir çünkü hastalar, tehdit edici bir hastalıkla karşılaştıklarında, tedavi aldıklarında ve acı çektiklerinde duygusal değişiklikler yaşayabilirler. Kanser hastalarında depresyon prevalansı %1.5 ile %50 arasında değişmektedir ve normal popülasyona göre 3-5 kat daha yüksektir. Depresyonun özellikle orofaringeal kanser, pankreas kanseri, meme kanseri ve akciğer kanseri gibi kanser türleriyle daha sık ilişkili olduğu bulunmuştur. Kanser ve depresyon arasındaki ilişki iki yönlüdür. Kanser hastalığının ilerlemesi ve semptomlarının şiddeti depresyon sıklığını artırırken, kronik ve ağır depresyonun da kanser riskini artırabileceği düşünülmektedir. Depresyonun kanser progresyonunu ve mortaliteyi etkileyebileceği düşünülmektedir. Ayrıca, psikofizyolojik mekanizmalar da depresyon ve kanser arasındaki ilişkiyi düzenleyebilir. Depresyonun bağışıklık sistemini etkileyerek kanser oluşumunu etkileyebileceği düşünülmektedir. Kanser hastalarında inflamatuar değişikliklerin de depresyon oluşumunda rol oynayabileceği belirtilmiştir. Kanser hastalarında depresyonun eksik teşhisi, yaşam kalitesinde azalmaya ve hastane yatışlarının uzamasına neden olabilir.(AI)