İmmunsupresif İlaçlar Ve Tedavi Protokolleri
Anahtar Kelimeler
Renal transplantasyon, son dönem böbrek yetmezliği olan hastaların en etkili tedavi yöntemidir ve hastaların sağkalımını ve yaşam kalitesini olumlu yönde etkilemektedir. Ancak, alıcı organizma tarafından yabancı olarak algılanan böbrek, bağışıklık sistemi tarafından elimine edilmeye çalışılır. Bu süreç, rejeksiyon olarak adlandırılır. İmmünsupresif tedavi, rejeksiyonun önlenmesi amacıyla bu süreci engellemeyi hedefler. İlk böbrek nakli 1954 yılında gerçekleştirildikten sonra, immünsupresif tedavilerin geliştirilmesiyle greft sağkalımında iyileşme sağlanmıştır. Tüm böbrek nakli alıcıları, transplantasyon böbreği fonksiyonel olduğu sürece immünsupresif tedavi almalıdır. İmmünolojik reaksiyonları durdurmak için genellikle böbrek nakli öncesi ve sonrası kombine immünsupresif tedaviler kullanılmaktadır. Bu tedavilerin amacı, farklı etkilere sahip olan immünsupresif ilaçlardan yararlanmak ve yan etkileri azaltmak için mümkün olduğunca düşük dozlarda kullanmaktır. İmmünsupresif ilaçlar üç grupta toplanmaktadır: indüksiyon tedavisinde kullanılan ilaçlar, idame tedavisinde kullanılan ilaçlar ve rejeksiyon tedavisinde kullanılan ilaçlar. İndüksiyon tedavisinde, poliklonal veya monoklonal antikorlar kullanılmaktadır. Poliklonal antikorlar, at veya tavşan serumundan elde edilen antikorlardır ve T lenfositlerin fonksiyonlarını engelleyerek rejeksiyonu önler. Monoklonal antikorlar ise baziliksimab ve alemtuzumab gibi ilaçlardır ve indüksiyon ve akut rejeksiyon tedavisinde kullanılırken idame tedavide kullanılmaz.(AI)
Atıf Sayısı :