N,n-dimethyltryptamine

Yazar: Kamile Yücel
Yayın Yılı: 2020
Sayfa Sayısı: 77-90
Kitap Dili : İngilizce

N,N-dimetiltriptamin (DMT) molekülü, doğada bulunan ve özellikle doğum ve ölüm anlarında insanlarda bulunan bir halüsinojen maddedir. Bazılarına göre bu madde, paralel evrenlere açılan bir kapı olarak kabul edilirken, bazıları için ise oldukça zararlı bir halüsinojendir. DMT, geçmişte farklı coğrafyalarda yaşayan şamanlar tarafından kullanılan bir maddeydi, ancak zamanla tüm dünyaya yayıldı ve sanatçılar ve bilim insanlarının dikkatini çekmeye başladı. DMT nedir? Halüsinojenler, bağımlılık yapmayan, algı ve ruh hali değişikliklerine neden olan psikoaktif maddeler olarak tanımlanır. Bu tür maddeler, keşiflerinden bu yana etkileriyle insanları etkilemiş ve etkilemiştir. Ancak binlerce yıldır insan farmakolojisinde var olmalarına rağmen, halüsinojenlerin algı ve bilincin nasıl değiştiği konusundaki biyokimyasal mekanizmalar hala belirsizdir. DMT, çeşitli bitkilerde (özellikle Apocynaceae ailesine ait Prestonia amazonica'da) ve memeli beyin, kan ve idrarda bulunan bir serotonerjik halüsinojen triptamin alkaloididir. DMT molekülünün salgılanması kontrolümüz dışındadır. Endojen halüsinojen DMT'nin keşfi, endojen opioidlerde olduğu gibi algı ve bilincin anlaşılmasında faydalı olabileceği düşünülmektedir. Son araştırmalar, bu bileşiğin bir nöro-regülatör ajan olarak daha fazla ilgi görmesine neden olmuştur. DMT, tryptamine ailesine ait bir halüsinojendir ve DMT'yi özel kılan önemli bir özellik, serotonin ve melatonin gibi bazı temel hormonlarımızla kimyasal yapı açısından uyumludur. Yoğun bir hayal gücü deneyimi sağladığı için \"ruh molekülü\" olarak da adlandırılır ve ağız yoluyla alındığında kısa süreli epizodik görsel halüsinasyonlara neden olur. Güney Amerika'da DMT, şamanik ritüellerin bir parçası olarak uzun süredir kullanılan psikoaktif maddeler arasında yer alır. Biyolojik önemi hakkında yeterli bilgi olmaması ve halüsinojenik özelliklerine dair yüksek miktarda veri bulunması nedeniyle DMT'nin bir nörotoksin olarak kabul edildiği iddia edilmiştir. Bağımlılığa neden olmamasına ve toksik olmamasına rağmen, sosyolojik ve siyasi nedenlerle tehlikeli bir ilaç olarak sınıflandırılmıştır. DMT'nin doğal olarak bulunan halüsinojenlerin keşfi, prehistorik çağlardan bu yana insanların dikkatini çekmiştir. DMT, ilk kez 1931'de Kanadalı bir kimyager olan Richard Manske tarafından sentezlenmiştir, ancak o zamanlar insanlarda farmakolojik etkileri değerlendirilememiştir. Daha sonra DMT, Güney Amerika yerli halkının şamanik ritüellerinde kullanılan geleneksel bir içecek olan ayahuasca'nın içeriğinde bulundu. DMT'nin halüsinojenik özellikleri, Mimosa hostilis özütünü kas içine enjekte eden Stephen Szara (1956) tarafından gösterilmiş ve sonuç olarak görsel halüsinasyonlar, uzamsal bozulmalar, konuşma bozuklukları ve coşku bildirilmiştir. DMT'nin halüsinojen etkilerinin gösterilmesi ve endojen üretiminin kanıtlanması, DMT'nin şizofreni etiyolojisinde rol oynayabileceği fikrini ortaya çıkarmıştır. Bu amaçla yapılan farklı çalışmalar, DMT metabolitlerinin idrarda arttığını ve özellikle klinik kötüleşme ile ilişkisini ortaya koymuştur. DMT, sentetik olarak üretildiği gibi birçok bitkiden elde edilebilir. DMT, birçok bitkide (Phalaris arundinacea, Phalaris aquatic, Mimosa hostilis ve Phalaris tuberosa) bulunur.(AI)

Bu kitabın bölümleri bulunmamaktadır.

Atıf Sayısı :