Mide lenfomaları, son yıllarda artan bir insidansa sahip olan lenfoma türleridir. Bu tür lenfomalar genellikle merkezi sinir sistemi dışında, özellikle mide, bağırsak ve deri gibi bölgelerde görülür. Mide lenfomaları, Non Hodgkin lenfomanın en yaygın ekstranodal bölgesidir ve tüm gastrointestinal lenfomaların büyük bir kısmını oluşturur. Primer gastrik lenfoma ise nadir görülen bir tümördür ve genellikle midede yer alan B-hücreleri veya diffüz büyük B hücrelerinden oluşur. Bu tür lenfomaların çoğu Helikobakter pilori enfeksiyonu ile ilişkilidir ve bu nedenle H. pilori tedavisi, tedavi sürecinde önemli bir faktördür. Mide lenfomalarının patogenezi ile ilgili olarak Helikobakter pilori enfeksiyonu, HIV, Epstein-Barr virüsü, hepatit B virüsü ve insan T-hücresi lenfotropik virüsü gibi enfeksiyonlar potansiyel risk faktörleri olarak tanımlanmıştır. Ayrıca, çölyak hastalığı, inflamatuar bağırsak hastalığı ve immünosupresyon gibi diğer patolojik durumlar da mide lenfomaları ile ilişkilendirilmiştir. Gastrik lenfoma nadir görülen bir hastalıktır, ancak yaşla birlikte riski artar ve genellikle 40 yaşından sonra daha sık görülür. Erkeklerde kadınlara göre daha sık görülme eğilimindedir. Gastrik lenfomanın patofizyolojisi, midede anormal lenfoid doku oluşumuyla başlar ve genellikle H. pilori enfeksiyonu ile ilişkili olan düşük dereceli gastrik MALT lenfomaya dönüşebilir. Gastrik lenfomalar histolojik olarak farklı tiplere ayrılır, en yaygın olanları MALT tipi marjinal bölge B hücreli lenfomalar ve diffüz büyük B hücreli lenfomalardır. Düşük dereceli gastrik lenfomaların erken teşhis ve tedavisi, komplikasyon riskini azaltmak ve yüksek dereceli lenfomalara ilerlemeyi önlemek açısından önemlidir.(AI)
Atıf Sayısı :