Miyokardiyal koruma, kalbin iskemik hasara dayanma yeteneğini artıran yöntemleri ifade eder ve yüksek riskli cerrahi sonrası kardiyak morbidite ve mortaliteden sorumludur. Bu alanda yapılan çalışmalar, morbidite ve mortalitenin büyük oranda postoperatif kardiyak pompa yetersizliği ile ilişkili olduğunu göstermiştir. Miyokard koruması ile ilgili ilk yöntemler retrograd koroner perfüzyon tekniği, hipotermik arrest ve elektif kimyasal kardiyak arrest olarak kabul edilebilir. Miyokard reperfüzyonunun patofizyolojisi, iskeminin enerji sunumu ve talebi arasındaki dengesizlik sonucunda hücre ölümüne yol açtığını göstermektedir. Ancak, iskemik saldırı uygun bir noktada kesintiye uğrarsa bile, reperfüzyon hasarı ortaya çıkabilir ve bu durumda hücre için iki olası yol olan stunning ve hibernasyon gelişebilir. Kalp yetmezliği olan hastalar ve kardiyojenik şok tablosunda olan hastalar, koroner arter bypass operasyonu sonrası perfüzyon bozukluğuna karşı daha duyarlıdır. Stunning, koroner kan akımı tamamen düzelmesine rağmen miyokardiyal kontraktilitenin bozulduğu bir durumdur ve genellikle yeterli perfüzyon sağlanmadan önceki bir dönemde iskemi yaşanmasıyla ortaya çıkar. Bu durumun altında serbest oksijen radikalleri ve sitozolik aşırı kalsiyum yüklenmesinin bir kombinasyonu olduğu düşünülmektedir. Miyokardiyal koruma yöntemleri, bu patofizyolojik süreçleri hedef alarak kalp hasarını önlemeyi amaçlamaktadır.(AI)
Atıf Sayısı :