Metabolik ve klinik parametrelerin hastalık takibindeki tanısal önemi, çeşitli hastalıkların teşhisinde ve takibinde önemli bir rol oynamaktadır. Bu parametreler, hastalığın seyrini değerlendirmek ve tedaviye yanıtı izlemek için kullanılır. Kardiyovasküler sistem hastalıklarında, lipid metabolizması (total kolesterol, LDL ve VLDL, TAG, apolipoproteinler A ve B), glukoz, glukoz tolerans testi, kreatin kinaz aktivitesi, laktat dehidrogenaz aktivitesi gibi metabolik parametrelerin yanı sıra potasyum, sodyum, kalsiyum ve troponin gibi klinik parametrelerin prognostik önemi vardır. Genç bireylerde arteriyel hipertansiyonda, üre, potasyum, kreatinin, lipid metabolizması (total kolesterol, LDL ve VLDL, TAG, apolipoproteinler A ve B), renin ve aldosteron gibi parametreler önemlidir. Endokrin hastalıklarda semptomatik arteriyel hipertansiyonda ise farklı parametreler değerlendirilir. Pheochromocytoma durumunda idrarda adrenalin ve noradrenalin, kan ve idrarda glukoz, renin, serbest yağ asitleri ve vanilmandelik asit seviyeleri ölçülür. Primer aldosteronizm (Conn sendromu) durumunda ise idrarda potasyum, sodyum, aldosteron, kan renin, 17-hidroksikortikosteroidler ve bikarbonat seviyeleri değerlendirilir. Diğer hastalıklarda da benzer şekilde metabolik ve klinik parametrelerin önemi vardır. Örneğin, aterosklerozda total kolesterol, LDL ve VLDL, TAG, apolipoproteinler A ve B gibi parametreler değerlendirilirken, kardiyomiyopatide kreatin fosfokinaz, laktat dehidrogenaz, sialik asitler, protein ve protein fraksiyonları, kreatinin, ALT, AST, selenyum gibi parametreler önemlidir. Sonuç olarak, metabolik ve klinik parametrelerin hastalık takibindeki tanısal önemi büyüktür ve bu parametrelerin düzenli olarak izlenmesi hastalığın seyrini değerlendirmek ve tedaviye yanıtı takip etmek için önemlidir.(AI)
Atıf Sayısı :