Ağrı, insanları tıbbi tedavi arayışına yönlendiren evrensel bir şikayettir. Ağrı, periferik sinirlerin uyarılması ve beyine iletilmesi sonucu hissedilir. Ağrı, farklı uyaranlarla birleştirilerek algılanır ve bireyseldir. Kronik ağrı için biyomedikal tedavi modeli, fiziksel semptomları hafifletmeye odaklanır. Ancak bu tedavilerin etkisi sınırlı olabilir ve riskleri yüksektir. Ağrıda psikososyal faktörlerin rolü ve eşlik eden psikiyatrik bozukluklar uzun süredir araştırılmaktadır. Ağrı, biyolojik bir nedenle başlasa da, süreğenleştikçe duygusal ve bilişsel etkenler devreye girerek psikiyatrik bozukluklara yol açabilir. Son yıllarda, ağrı yönetiminde psikososyal faktörlerin rolü daha fazla kabul edilmeye başlanmıştır. Ağrı, fizyolojik, emosyonel, bilişsel, sosyal ve çevresel faktörlerin karmaşık bir şekilde birbirleriyle ilişkisi sonucu gelişir. Bu nedenle, her hastanın multidisipliner olarak değerlendirilmesi ve tedavi planlamasında psikoloji ve psikiyatri rolünün ilerletilmesi önemlidir. Akut ağrı, organizmayı alarme eden bir uyarı fonksiyonudur ve genellikle kendi kendine çözülür. Kronik ağrı ise 3 ila 6 aydan uzun sürer ve değiştirilebilir psikososyal faktörlerle ilişkilidir.(AI)