Göğüs cerrahisine bağlı gelişen ağrının kontrol edilememesi, hastaların klinik durumunu ve iyileşme sürecini olumsuz etkileyebilir. Göğüs cerrahisinde ağrı, cerrahi kesiden, kaburgalarda hasara veya rezeksiyona, cerrahi direnlerden ve cerrahi tekniğinden kaynaklanabilir. Ağrıya bağlı olarak öksürme ve sekresyon atılmasının engellenmesi solunum komplikasyonlarına, mobilizasyonun gecikmesi derin ven trombozu ve pulmoner emboli gelişimine neden olabilir. Ayrıca ağrı, stres yanıtını tetikleyerek katabolik süreci hızlandırır. Ağrı kontrolünün sağlanamaması, kronik ameliyat sonrası ağrı sendromuna ve düşük yaşam kalitesine yol açabilir. Bu nedenle, göğüs cerrahisi sonrası ağrının önlenmesi için multimodal analjezik bir yaklaşım gereklidir. Ağrı mekanizması, nosiseptif, somatik, viseral ve nöropatik mekanizmaların kombinasyonu olarak ortaya çıkar. Ağrının ana kaynağı nosiseptif somatik aferentlerdir ve interkostal sinirlerin, kaburgaların ve plevranın hasara uğraması sonucu gelişir. Ağrılı uyaranlar interkostal sinirler aracılığıyla medulla spinalis dorsal boynuzundan karşı taraf anterolateral yolak aracılığıyla limbik sistem ve somatosensoryel kortekse iletilir. Inflamatuvar medyatörler, nosiseptif reseptörleri uyararak ağrıyı artırır. NMDA reseptörlerinin uyarılması spinal nöronların ağrıya daha duyarlı olmasına neden olur. Bu nedenle, göğüs cerrahisinde ağrı yönetimi için multimodal analjezik yaklaşımın kullanılması önemlidir.(AI)
Atıf Sayısı :