Bu çalışmada, infertil çiftlerde sağlıklı yaşam biçimi davranışlarının önemi ve hemşirenin rolü incelenmektedir. İnfertilite, çiftin düzenli cinsel ilişkisine rağmen kadının gebe kalamaması ve gebeliği sürdürememesi durumudur. Dünya genelinde çiftlerin %9-18'inin infertil olduğu bildirilmektedir. Ülkemizde ise 15-49 yaş arasında hiç çocuğu olmayan ve çocuk sahibi olmasının mümkün olmadığını belirten evli kadınların oranı %4 iken, en az bir doğum sonrası infertilite oranı %12 civarındadır. İnfertilite, çiftler için psikolojik yönden tehdit edici, stresli, tedavi amaçlı yapılan işlemler nedeniyle acı veren, aileye önemli ölçüde ekonomik yük getiren bir yaşam krizidir. Bu durum çiftlerin sosyal, fiziksel, kültürel, manevi, emosyonel ve ekonomik olarak çeşitli problemler yaşamasına ve aile içi ilişkilerin bozulmasına neden olmaktadır. İnfertilite aynı zamanda anksiyete, üzüntü, kızgınlık, öfke, sosyal izolasyon ve aile/akrabalık ilişkilerinde zayıflama gibi sorunları da beraberinde getirmektedir. Bu çalışmada infertilitede yaşam biçimine bağlı risk faktörleri, infertil bireylerin yaşadıkları psikososyal sorunlar, yaşam alışkanlıklarının infertiliteye etkisi, infertilitede sağlıklı yaşam biçimi davranışlarının önemi ve hemşirenin rolü ele alınmaktadır. İnfertiliteye yol açan risk faktörleri arasında ileri yaş, kronik hastalıklar, geçirilmiş hastalıklar, enfeksiyonlar, çevresel faktörler ve çevresel zararlı ajanlar bulunmaktadır. Hemşireler, infertil çiftlere sağlıklı yaşam biçimi davranışları konusunda rehberlik yaparak, infertilite riskini azaltmada ve tedavi sürecinde destek sağlamada önemli bir rol oynamaktadır.(AI)