Boğulma, kazara ölümlerin önemli bir sebebidir ve yaşam ile ölüm arasındaki çizgiyi belirleyen faktörler arasında yer almaktadır. Dünya Sağlık Örgütü'ne göre her gün yaklaşık 40 kişi boğularak hayatını kaybetmektedir ve bu ölümlerin çoğu az ve orta düzeyde gelişmiş ülkelerde meydana gelmektedir. Boğulma vakaları erkeklerde kadınlara göre daha sık görülmekte olup, çocuklar ve gençler risk altındadır. Son dönemlerde ise 65 yaş üzeri bireylerde boğulma vakalarının arttığı bildirilmektedir.Boğulma vakalarında can kurtaran ekiplerinin bulunduğu yerlerde kurtarılan kişilerin çoğunun tıbbi müdahaleye ihtiyaç duymadığı, sadece %0,5'ine kardiyopulmoner resüsitasyon uygulandığı ve kurtarılan kişilerin sadece %0,34'ünün hayatını kaybettiği belirtilmektedir.Uluslararası resüsitasyon irtibat komitesi (İLCOR), boğulmayı sıvı zeminde meydana gelen solunum bozukluğu olarak tanımlamaktadır. Boğulan kişinin hava yollarında meydana gelen sıvı hava karışımı nefes almayı engellemektedir. Submersiyon, yüzün tamamen suyun altında kalmasıyla gelişirken, immersiyon ise yüzün suyun dışında olmasıyla gelişen boğulmadır.Boğulma vakalarıyla ilgili verilerin daha düzenli toplanması için diğer tanımlamalardan kaçınılması gerekmektedir. Boğulan kişinin solunum etkilenmesi olmadığı durumlarda olay suda kurtarılma olarak adlandırılmalıdır. Boğulma durumunda kişi hava yolunu koruyamaz hale gelir ve ağız içerisine su dolmaya başlar. Soluk tutma refleksi gelişir ve bir dakikadan daha kısa sürer. Eğer soluk alma güdüsü çok güçlü ise kişi derin bir nefes alır ve su hava yoluna kaçabilir. Bu durumda öksürük refleksi devreye girebilir. Bazı kişilerde larinks spazmı gelişebilmekte ancak bu durum beynin oksijensiz kalmasına bağlı olarak gelişmektedir.(AI)
Atıf Sayısı :