Bu makalede, diyabetik hastalarda hipoglisemi konusu ele alınmaktadır. Hipoglisemi, yoğun insülin tedavisinin bir komplikasyonu olarak ortaya çıkar ve sıkı glisemik kontrolün bir yan etkisidir. Hipoglisemi, acil tıp kliniklerinde sıkça karşılaşılan bir endokrin acil durumdur. Hipoglisemi tanısı için kan plazma glukoz düzeyinin <50 mg/dl olması gerekmektedir. Ancak, bu değer kişiden kişiye farklılık gösterebilir. Birçok diyabetik hasta, 50 mg/dl'nin üzerindeki glukoz değerlerinde hipoglisemi semptomları yaşar ve tedaviye ihtiyaç duyar. Amerikan Endokrin Cemiyeti ve Amerikan Diyabet Derneği, diyabetik hastalar için hipoglisemi sınırını <70 mg/dl olarak belirlemektedir. Hipoglisemi, adrenerjik ve nöroglikopenik olmak üzere iki ana gruba ayrılan klinik bulgulara neden olur. Adrenerjik bulgular, otonom sinir sistemi ve adrenal medullanın aktivasyonuyla ilişkilidir. Nöroglikopenik bulgular ise serebral kortekse glukoz sunumunun azalmasıyla ortaya çıkar. Hipoglisemi, ADA/EASD uzmanları tarafından 3'e ayrılan bir sınıflamaya tabi tutulmaktadır. Ayrıca, diyabetli bireylerde tipik hipoglisemi şikayetleri olmasına rağmen kan glukoz düzeyinin >70 mg/dl olduğu durumlar da psödohipoglisemi olarak adlandırılmaktadır. Hipogliseminin ana nedeni insülin fazlalığıdır. Risk faktörleri arasında yaş, kadın cinsiyet, diyabet hastalık süresi, düşük eğitim seviyesi, düşük gelir durumu, geçirilmiş hipoglisemi atağı, hipoglisemi habersizliği ve çeşitli komorbiditeler bulunmaktadır.(AI)
Atıf Sayısı :