Boğulma, sıvı bir ortama batma veya dalma sonucunda yaşanan solunum yetmezliği sürecidir. Boğulma olayları ölümcül ve ölümcül olmayan olarak sınıflandırılır. Ölümcül boğulma, kurbanın herhangi bir zamanda ölmesi durumunda gerçekleşirken, ölümcül olmayan boğulma ise kurbanın herhangi bir zamanda kurtarılmasıyla sonuçlanır. Boğulmanın sonucu ölüm, kalıcı sakatlık veya tam iyileşme olabilir. Boğulma vakaları özellikle çocuk yaş grubunda önemli bir halk sağlığı sorunudur. Havuzlar, banyo küvetleri, su kovaları, kuyular ve göletler boğulma vakalarının en sık görüldüğü yerlerdir. Boğulma vakalarında prognozu belirleyen en önemli faktör batma süresidir. Serebral hipoksik hasarın boyutu kurbanın iyileşme derecesini belirler. Boğulma vakalarında hızlı müdahale edilmesi, ölüm oranlarını ve kalıcı nörolojik sekel ihtimalini azaltabilir. Dünya genelinde her yıl 372.000'den fazla insan boğulma nedeniyle hayatını kaybetmektedir. Boğulmaların çoğu düşük ve orta gelirli ülkelerde meydana gelmektedir. Boğulma vakalarının dört-beş katı kadar ölümcül olmayan boğulma vakası görülmekte ve bu vakaların yaklaşık yarısı tedavi ve hastaneye yatış gerektirmektedir. Türkiye'de ise her yıl yaklaşık 700 kişi boğulma nedeniyle hayatını kaybetmektedir. Boğulma genellikle hızlı bir şekilde gerçekleşir ve sessizdir. Boğulma riskini artıran faktörler arasında travma, epilepsi, alkol ve uyuşturucu kullanımı, hipotermi, kardiyak aritmi, miyokard infarktüs, panik atak ve doğal afetler bulunmaktadır. Boğulma sırasında aspire edilen sıvı, akciğerlerde ventilasyon-perfüzyon uyumunun bozulmasına ve akciğer ödemi, atelektazi ve alveolit gibi komplikasyonların gelişmesine yol açar. Hipoksi, serebral hasar ve kardiyak etkilere bağlı olarak yüksek mortalite ve morbiditeye neden olur. Boğulma vakalarında hipoksinin en kısa sürede düzeltilmesi önemlidir. Laringospazm ise nadir görülen bir komplikasyondur.(AI)