Bu makalede, infertilite yönetiminde laparoskopinin rolü incelenmektedir. İnfertilite, düzenli korunmasız cinsel ilişkiye rağmen 12 ay veya daha fazla sürede gebelik elde edilememesi durumudur. Bu durum hem sosyal hem de ekonomik bir sorundur. İnfertil çiftlerin değerlendirilmesinde, başlangıç tanı testleri, orta luteal faz progesteron testi, histerosalpingografi (HSG) ve semen analizi gibi yöntemler kullanılır. Günümüzde infertil çiftlerde invitro fertilizasyon (IVF) sonrası implantasyon başarısızlığı da önemli bir sorundur. Cerrahi tedavi, infertil hastaların değerlendirilmesi ve tedavisinde tartışmalıdır. Laparoskopi, minimal invaziv bir yöntem olup pelvik organların görüntülenmesine ve pelvik patolojilerin teşhis ve tedavisine olanak sağlar. Tubal nedenler, infertilite vakalarının %25-35'inden sorumludur. Laparoskopi, tubal faktör infertilitesinin değerlendirilmesinde önemli bir rol oynar. HSG ile tubal açıklık gösterilebilir ancak fimbrial disfonksiyonlar hakkında bilgi edinilemez. Laparoskopi sırasında fimbriyal fonksiyon da belirlenebilir. HSG ile yanlış pozitiflik yüksek iken laparoskopi ile teşhis edilen obstrüksiyon gerçektir ve prognozu daha kötüdür. HSG'de proksimal tubal blokaj görülen hastaların bir kısmında, daha sonra yapılan laparoskopi ile tubal açıklık saptanmıştır. HSG yağ bazlı kontrast madde ile çekildiğinde, sonraki aylarda daha yüksek gebelik oranları bildirilmiştir. Bu nedenle laparoskopi, infertilite yönetiminde önemli bir rol oynamaktadır.(AI)
Atıf Sayısı :