Vulva kanseri, genital kanserlerin %4'ünü oluşturan bir tür kanserdir. Genellikle 65-70 yaş arasındaki kadınlarda görülür ve son yirmi yılda insidansı %20 artmıştır. Bu artışın nedeni, HPV enfeksiyonunun yaygınlaşmasıyla ilişkilendirilmektedir. Vulva kanseri nadir görülen bir hastalık olduğu için randomize kontrollü çalışmalar yapılamamaktadır. Ancak mevcut tedaviler sorgulanmakta ve sistemik tedavi seçenekleri araştırılmaktadır. Erken evre vulva kanserinde cerrahi tedavi standart tedavi olarak kabul edilirken, ileri evrelerde cerrahi tedavi seçeneği sınırlıdır. Bu nedenle sistemik tedavi seçenekleri önem kazanmaktadır. Neoadjuvan kemoterapi, cerrahi tedaviye uygun olmayan veya ultraradikal prosedür gerektiren vakaların cerrahi tedaviye uygun hale getirilmesi ve potansiyel uzak metastazların kontrol altına alınması amacıyla kullanılmaktadır. Neoadjuvan kemoterapinin yanı sıra radyoterapi de tedaviye eklenebilmektedir. Ancak neoadjuvan kemoterapi ve radyoterapinin yan etkileri cerrahi tedaviyi geciktirebilmekte ve yara iyileşmesini olumsuz etkileyebilmektedir. Bu nedenle daha yüksek ışın dozları tümöral dokuya odaklanarak düşük yan etki ve yüksek efikasite sağlama amacıyla çalışmalar yapılmaktadır. Neoadjuvan kemoterapi veya kemoradyoterapiye ek olarak, metastatik hastalık durumunda tedavi palyasyonu sağlamak amacıyla sistemik tedavi uygulanabilir. Vulva kanserinde sistemik tedavi seçenekleri üzerine yapılan çalışmalar, hastaların yaşam kalitesini iyileştirmek ve tedavi etkinliğini artırmak amacıyla devam etmektedir.(AI)