Jinekolojik kanserler, gelişmiş ülkelerde en sık görülen kanser türlerinden biridir. Bu kanserler arasında endometriyum kanseri, over kanseri ve serviks kanseri en yaygın olanlardır. Endometriyum kanseri özellikle menopoz sonrası kadınlarda daha sık görülürken, over kanseri kötü prognozlu bir histolojik tiptedir. Serviks kanseri ise cinsel yaşın küçülmesiyle birlikte gelişmekte olan ülkelerde artış göstermektedir. Türkiye'de jinekolojik kanserlerin insidansı ve mortalite oranları artmaktadır, bu nedenle farkındalık çalışmalarının yoğunlaştırılması gerekmektedir.Jinekolojik kanserlerin tedavi süreci, hastaların ruhsal durumlarını etkileyen ve cinsel kimlikleri ile üretkenliklerini tehdit eden bir süreçtir. Bu nedenle tedavi sürecinde hastaların yaşam kalitesini yükseltmek, ailelerinin psikolojik uyumunu sağlamak ve maddi açıdan desteklemek önemlidir. Psiko-onkoloji, hastaların bu süreci kabullenme ve başa çıkma gücünü artırmak için multidisipliner bir yaklaşımı gerektiren bir çalışmadır. Psikolojik bakım sürecinde hastalarla empati kurmak, etkin iletişim sağlamak ve stresle başa çıkma becerilerini artırmak önemlidir. Ayrıca pre-operatif ve post-operatif süreçte hastaların fiziksel olarak hazırlanması ve radyoterapi veya kemoterapi sürecinde eğitimli hemşirelik hizmetlerinin rolü de önemlidir. Kanserin ilerlediği durumlarda ağrı kontrolü ve hastanın ve ailesinin maksimum desteğe ihtiyaç duyduğu süreçlerde palyatif bakım önem kazanmaktadır.Sonuç olarak, kanserle mücadelede psiko-onkolojik sürecin başarıyla yönetilmesi için duyarlı bir onkoloji ekibiyle çalışmak önemlidir. Erken tanı, kanserin kontrolü için en önemli adımdır ve kanserin psiko-sosyal boyutunu azaltmada temel bir rol oynamaktadır.(AI)
Atıf Sayısı :