Alzheimer hastalığı (AD),
Parkinson hastalığı (PD) ve Amiyotrofik Lateral Skleroz (ALS) gibi
nörodejeneratif hastalıklar, küresel yaşlanmanın etkisiyle hızla büyüyen bir
halk sağlığı sorunu oluşturmaktadır. Son yıllarda yapılan çalışmalar, bu
hastalıkların patogenezinde mikrobiyota–bağırsak–beyin ekseninin kritik rolünü
ortaya koymuştur. Mikrobiyal disbiyozisin; nöroinflamasyon, oksidatif stres ve
bozulmuş nöronal sinyalizasyon ile ilişkili olduğu gösterilmektedir. Yüksek
potentli, çok suşlu bir probiyotik preparat olan VSL#3, bu ekseni
modüle etme potansiyeli ile öne çıkmaktadır. Tek suşlu probiyotiklerden farklı
olarak VSL#3, çeşitlilik gösteren fonksiyonlara sahip sinerjistik bir
mikrobiyal konsorsiyum sunar; bağırsak bariyerini güçlendirme, nöroaktif
metabolit üretimi ve sistemik immün yanıtın düzenlenmesi bu işlevler arasında
yer almaktadır. Deneysel ve erken klinik veriler, gastrointestinal sistemin
ötesinde etkilerinin bulunabileceğini; sitokin sinyalizasyonunun modülasyonu,
mikrobiyal dengenin yeniden sağlanması, kan–beyin bariyerinin güçlendirilmesi
ve oksidatif stresin azaltılması yoluyla nörodejeneratif süreçleri
etkileyebileceğini göstermektedir. Ayrıca, VSL#3 tarafından üretilen kısa
zincirli yağ asitleri, poliaminler ve triptofan türevleri gibi metabolitler,
nöroproteksiyon ve sinaptik dayanıklılığa katkıda bulunmaktadır. Bununla
birlikte, mevcut klinik kanıtlar; küçük hasta grupları, heterojen çalışma
tasarımları ve kısa takip süreleri ile sınırlıdır. Gelecekte nedenselliği ve
terapötik etkinliği netleştirmek için formülasyon standardizasyonu, multi-omik
yaklaşımların entegrasyonu ve uzun dönem randomize kontrollü çalışmalara
ihtiyaç vardır. Bu bölümde VSL#3’ün nörodejeneratif hastalıklar bağlamındaki
mikrobiyolojik temelleri, mekanistik etkileri ve klinik yansımaları ele
alınmakta; ayrıca mevcut zorluklar ve geleceğe yönelik araştırma gereksinimleri
tartışılmaktadır.
Atıf Sayısı :