Diş çürüklerinin kompozit rezinle restorasyonunda kullanılan
adeziv rezin, düşük viskozitesi sayesinde diş dokularıyla hibritleşir ve açıkta
kalan kollajen fibril iskeletine yayılarak hibrit tabaka oluşumunu sağlar. Son
yıllarda, beşinci nesil self-etch sistemlerden, kullanıcı dostu ve kimyasal
bağlanmayı artıran fonksiyonel monomerler içeren universal adeziv rezin sistemlerine
geçiş yapılmıştır. Adeziv rezinlerin en büyük sorunlarından biri, ağız
ortamındaki nemin etkisiyle meydana gelen hidrolitik bozulmadır. Bu durum,
hibrit tabakanın yapısal bütünlüğünü zayıflatarak, rezin-dentin arayüzünde bağlanma
kuvvetinin azalmasına yol açar. Sonuçta, adeziv rezinlerin dayanıklılığı azalır
ve bozunma ürünleri diş/adeziv/kompozit arayüzünde birikerek karyojenik
bakterilerin virülansını artırır. Bu süreçler, restorasyonun uzun vadeli
başarısını olumsuz etkilerken, adeziv sistemlerin dayanıklılığını da tehdit etmektedir.
Son yıllarda, adeziv sistemlerin bağ dayanıklılığını artırmak ve antibakteriyel
özelliklerini geliştirmek amacıyla çeşitli yenilikçi yaklaşımlar
geliştirilmiştir. Nano-biyocam katkıları, grafen kuantum noktaları, stronsiyum
hidroksiapatit gibi materyallerin yanı sıra, süperparamanyetik demir oksit
nanoparçacıkları, sodyum florür nanopartikülleri, N,N- dodesilvinilimidazol ve
polimer-antibiyotik konjugatları gibi bileşiklerle biyolojik etkiler de iyileştirilmektedir.
Bu kitap bölümünün amacı, adeziv rezinlerle ilgili mevcut literatürü ve son gelişmeleri
özetlemektir.
Bu kitabın bölümleri bulunmamaktadır.
Atıf Sayısı :