Ribosiklib Tedavisinin Nadir Görülen Yan Etkisi: Psödo Akut Böbrek Hasarı
Anahtar Kelimeler
Hiponatremi, kalp yetmezliği (KY) olan hastalarda sık karşılaşılan bir
elektrolit bozukluğu olup, kötü prognozun önemli bir belirtecidir. Özellikle
dekompanse KY zemininde gelişen hipervolemik hiponatremi, artmış total vücut
sıvısına rağmen efektif arteriyel volümün azalması sonucu oluşur ve vazopressin
sekresyonunun artışıyla ilişkili olarak gelişir. KY kalbin dokulara
yeterli miktarda kan pompalayamaması sonucu gelişen bir klinik tablodur ve
belirtiler genellikle yavaş yavaş ortaya çıkar. En sık görülen bulgu dispnedir;
başlangıçta eforla ortaya çıkar, ilerleyen dönemde istirahat halinde bile
görülebilir. Ortopne ve paroksismal noktürnaldispne
hastaların uyku düzenini bozar. Yorgunluk, halsizlik ve egzersiz
kapasitesinde azalma,
azalmış kardiyak debiye bağlıdır. Periferik ödem, özellikle
ayak bileklerinde şişlik, sağ kalp yetmezliğinin tipik bulgusudur. Ayrıca juguler
venöz dolgunluk, hepatomegali, asit ve kilo artışı görülebilir. İleri
evrede çarpıntı, siyanoz, kaşeksi ve mental durumda
değişiklikler de tabloya eşlik edebilir. Bu sunumda, ileri yaşta, kronik
KY öyküsü bulunan ve sıvı retansiyonu ile başvuran bir hastada gelişen
hipervolemik hiponatreminin klinik seyri, laboratuvar bulguları, tanısal
değerlendirme süreci ve tedavi yaklaşımları ele alınmıştır. Olgu, hiponatreminin
KY yönetimindeki prognostik önemini ve sıvı-elektrolit dengesinin dikkatli
takibinin gerekliliğini vurgulamaktadır. Bu olgu sunumunda, dekompanse KY,
kronik böbrek yetmezliği (KBY) ve diabetes mellitus (DM) tanıları ile takipli
olan, acil servisimizde derin hiponatremi (108 mmol/L) ile başvuran ve yoğun
bakım ünitesinde izlenen 69 yaşındaki bir hasta sunulmaktadır. Ayrıca vaka
özelinde multidisipliner yaklaşımın önemi vurgulanarak, mevcut literatür
doğrultusunda kapsamlı bir tartışma yapılması planlandı.
Bu kitabın bölümleri bulunmamaktadır.
Atıf Sayısı :