Romatolojik Hastalıklarda Gastrointestinal Sistem Bulguları

Yayın Yılı: 2025
Sayfa Sayısı: 2105-2146
Kitap Dili : Türkçe

Anahtar Kelimeler


Romatoloji pratiğinde sık karşılaşılan bağ doku hastalıkları; vaskülitler, spondiloartritler, ailevi akdeniz ateşi (FMF), IgG4 ilişkili hastalık ve Behçet Sendromunun multisistemik etkileri görülmekle birlikte, gastrointestinal tutulumları bazen hayatı tehdit edici ve hızlı tanı konması gereken durumlarla iç içe olması ile önemlidir. Sistemik Lupus Eritematozus (SLE) multisistemik otoimmün bir hastalık olup, gastrointestinal sistem tutulumu sık görülmesine rağmen çoğu zaman ana organ tutulumlarının gölgesinde kalabilir. Lupusta gözlenen, mezenter vaskülit ve psödo-obstrüksiyon sendromu tanı konması zor olabilen ve tanınmadığında komplikasyonlara yol açan durumlardandır. Ayrıca karaciğer enzim yüksekliği saptanan vakalarda lupus hepatiti ve otoimmün hepatitin olabileceğinin de hatırlanması gerekmektedir. Sjögren sendromu kronik, otoimmün, multisistemik bir hastalık olup, glandüler ve ekstraglandüler yapıların etkilenmesi ile karakterizedir. Gastrointestinal sistemin tüm alanlarını etkileyebilir, Çölyak hastalığı sıklığının arttığı bilinmekte ve özel bir tutulum şekli olan primer biliyer kolanjit ile ilişkisi önemlidir. Sistemik skleroz (skleroderma) kronik, otoimmün bir hastalık olup, vaskülopati ve ilerleyici fibrozisle ilerlemekte olup, gastrointestinal sistemde ağızdan anüse kadar her bölge etkilenebilir. Yaş, hastalık yaygınlığı ile bazı antikorlar gastrointestinal tutulum ve ciddiyeti ile ilişkilendirilmiştir. Hastalarda en sık gözlenen gastrointestinal sistem tutulum şekli özofagus tutulumudur. İkinci en sık tutulum yeri olan ince barsaklarda bakteriyel aşırı çoğalma ve psödo-obstrüksiyon sıklıkla eşlik etmektedir. Midede gastroparaziye ya da gastrik antral vasküler ektazi (GAVE)’ye neden olabilmektedir. İnflamatuar miyopatiler, klinikte ciddi kas güçsüzlüğü ile karşımıza çıkan, kas tutulumunun yanında multisistemik tutulumlar yapabilen hastalıklar olup, gastrointestinal sistem tutulumu da bu tutulumlar arasındadır. Gastrointestinal tutuluma eşlik eden disfaji, özofagusa ait kasların tutulumuna bağlı olarak ortaya çıkabilir ve genellikle kötü prognozla iç içedir. Tekrarlayan pnömoni gibi ciddi yan etkiler morbidite ve mortalite ile ilişkilidir. Vaskülitler, gastrointestinal sistem ve hepatik sistemde oldukça geniş yelpazede tutulum gösterebilmektedir. Bu hastalıkların tanısında hastalığa ait tüm klinik ve laboratuvar bulgularının değerlendirilmesi gerekmektedir. İzole gastrointestinal sistem bulguları ile ortaya çıktığında bu hastalıkların tanısını koymak zaman zaman güç olabilir. Spondiloartiritlerde (SPA) pek çok ekstraartiküler tutulum bulgusu izlenmektedir. Bu tutulumların özellikle aksiyal tutuluma en sık eşlik edeni intestinal tutulumdur. Tanı amacı ile kullanılabilen kesin bir laboratuvar bulgusu veya radyolojik tetkik olmaması tanı koymayı zorlaştırabilir. Tanı ve tedavi yönetimi multidisipliner yaklaşım gerektirebilir. FMF, ateş, peritonit, plevrit, artrit ve erizipel benzeri eritem ile karakterize otoinflamatuar sendromdur. FMF’e bağlı gelişen karın ağrısının sıklıkla diğer karın ağrısı nedenleri ve akut abdomen nedenlerinden ayırt edilmesi gerekmektedir. Behçet sendromu, multisistemik ve ciddi organ tutulumu ile ilerleyebilen ve etiyopatogenezi halen net olarak anlaşılamamış bir vaskülittir. Gastrointestinal tutulumu özellikle bizim coğrafyamızda nadir olan bir tutulum şeklidir. Gastrointestinal sistemde özellikle terminal ileum, çekum ve çıkan kolon tutulumu daha sık olarak karşımıza çıkmaktadır. Ayırıcı tanısında, inflamatuar barsak hastalıkları ve tüberküloz sıklıkla yer almaktadır. IgG4 ilişkili hastalık immün sistemin kronik aktivasyonu ve doku fibrozisi ile seyreden, yavaş ve progresif olarak ilerleyen, ileri derecede destrüksiyona neden olan fatal bir tablodur. Abdominal aortun etrafını saran yumuşak doku genişlemesi olarak, dakriyoadenit şeklinde veya pankreasta diffüz adenokarsinomu taklit eden ve kitle etkisine neden olabilen lezyonlar olarak ortaya çıkabilmektedir. Romatolojide her geçen gün eklenen yeni tedaviler ile hastalıkların seyri değişmektedir. Günümüzde kortikosteroidler, non-steroid anti-enflamatuvar ilaçlar, hastalığı modifiye edici ajanlar (DMARDs) ve biyolojik ajanlar yaygın olarak kullanılmaktadır. İlaçların spesifik yan etkileri görülebilmekle birlikte düzenli takiplerinde sitopeni açısından değerlendirilmesi ve karaciğer ile böbrek fonksiyonlarının ölçülmesi ve risk grubu ilaçlarda hepatit ve tüberküloz açısından taramaların yapılması önerilmektedir.
 

Bu kitabın bölümleri bulunmamaktadır.

Atıf Sayısı :