Romatolojik Hastalıklarda Gastrointestinal Sistem Bulguları
Anahtar Kelimeler
Romatoloji pratiğinde sık
karşılaşılan bağ doku hastalıkları; vaskülitler, spondiloartritler, ailevi
akdeniz ateşi (FMF), IgG4 ilişkili hastalık ve Behçet Sendromunun multisistemik
etkileri görülmekle birlikte, gastrointestinal tutulumları bazen hayatı tehdit
edici ve hızlı tanı konması gereken durumlarla iç içe olması ile önemlidir. Sistemik
Lupus Eritematozus (SLE) multisistemik otoimmün bir hastalık olup,
gastrointestinal sistem tutulumu sık görülmesine rağmen çoğu zaman ana organ
tutulumlarının gölgesinde kalabilir. Lupusta gözlenen, mezenter vaskülit ve
psödo-obstrüksiyon sendromu tanı konması zor olabilen ve tanınmadığında
komplikasyonlara yol açan durumlardandır. Ayrıca karaciğer enzim yüksekliği
saptanan vakalarda lupus hepatiti ve otoimmün hepatitin olabileceğinin de
hatırlanması gerekmektedir. Sjögren sendromu kronik, otoimmün, multisistemik
bir hastalık olup, glandüler ve ekstraglandüler yapıların etkilenmesi ile
karakterizedir. Gastrointestinal sistemin tüm alanlarını etkileyebilir, Çölyak
hastalığı sıklığının arttığı bilinmekte ve özel bir tutulum şekli olan primer
biliyer kolanjit ile ilişkisi önemlidir. Sistemik skleroz (skleroderma) kronik,
otoimmün bir hastalık olup, vaskülopati ve ilerleyici fibrozisle ilerlemekte
olup, gastrointestinal sistemde ağızdan anüse kadar her bölge etkilenebilir.
Yaş, hastalık yaygınlığı ile bazı antikorlar gastrointestinal tutulum ve
ciddiyeti ile ilişkilendirilmiştir. Hastalarda en sık gözlenen gastrointestinal
sistem tutulum şekli özofagus tutulumudur. İkinci en sık tutulum yeri olan ince
barsaklarda bakteriyel aşırı çoğalma ve psödo-obstrüksiyon sıklıkla eşlik
etmektedir. Midede gastroparaziye ya da gastrik antral vasküler ektazi
(GAVE)’ye neden olabilmektedir. İnflamatuar miyopatiler, klinikte ciddi kas
güçsüzlüğü ile karşımıza çıkan, kas tutulumunun yanında multisistemik
tutulumlar yapabilen hastalıklar olup, gastrointestinal sistem tutulumu da bu
tutulumlar arasındadır. Gastrointestinal tutuluma eşlik eden disfaji, özofagusa
ait kasların tutulumuna bağlı olarak ortaya çıkabilir ve genellikle kötü
prognozla iç içedir. Tekrarlayan pnömoni gibi ciddi yan etkiler morbidite ve
mortalite ile ilişkilidir. Vaskülitler, gastrointestinal sistem ve hepatik
sistemde oldukça geniş yelpazede tutulum gösterebilmektedir. Bu hastalıkların
tanısında hastalığa ait tüm klinik ve laboratuvar bulgularının
değerlendirilmesi gerekmektedir. İzole gastrointestinal sistem bulguları ile
ortaya çıktığında bu hastalıkların tanısını koymak zaman zaman güç olabilir.
Spondiloartiritlerde (SPA) pek çok ekstraartiküler tutulum bulgusu
izlenmektedir. Bu tutulumların özellikle aksiyal tutuluma en sık eşlik edeni
intestinal tutulumdur. Tanı amacı ile kullanılabilen kesin bir laboratuvar
bulgusu veya radyolojik tetkik olmaması tanı koymayı zorlaştırabilir. Tanı ve
tedavi yönetimi multidisipliner yaklaşım gerektirebilir. FMF, ateş, peritonit,
plevrit, artrit ve erizipel benzeri eritem ile karakterize otoinflamatuar
sendromdur. FMF’e bağlı gelişen karın ağrısının sıklıkla diğer karın ağrısı
nedenleri ve akut abdomen nedenlerinden ayırt edilmesi gerekmektedir. Behçet
sendromu, multisistemik ve ciddi organ tutulumu ile ilerleyebilen ve
etiyopatogenezi halen net olarak anlaşılamamış bir vaskülittir.
Gastrointestinal tutulumu özellikle bizim coğrafyamızda nadir olan bir tutulum
şeklidir. Gastrointestinal sistemde özellikle terminal ileum, çekum ve çıkan
kolon tutulumu daha sık olarak karşımıza çıkmaktadır. Ayırıcı tanısında,
inflamatuar barsak hastalıkları ve tüberküloz sıklıkla yer almaktadır. IgG4
ilişkili hastalık immün sistemin kronik aktivasyonu ve doku fibrozisi ile
seyreden, yavaş ve progresif olarak ilerleyen, ileri derecede destrüksiyona
neden olan fatal bir tablodur. Abdominal aortun etrafını saran yumuşak doku
genişlemesi olarak, dakriyoadenit şeklinde veya pankreasta diffüz
adenokarsinomu taklit eden ve kitle etkisine neden olabilen lezyonlar olarak
ortaya çıkabilmektedir. Romatolojide her geçen gün eklenen yeni tedaviler ile
hastalıkların seyri değişmektedir. Günümüzde kortikosteroidler, non-steroid anti-enflamatuvar
ilaçlar, hastalığı modifiye edici ajanlar (DMARDs) ve biyolojik ajanlar yaygın
olarak kullanılmaktadır. İlaçların spesifik yan etkileri görülebilmekle
birlikte düzenli takiplerinde sitopeni açısından değerlendirilmesi ve karaciğer
ile böbrek fonksiyonlarının ölçülmesi ve risk grubu ilaçlarda hepatit ve
tüberküloz açısından taramaların yapılması önerilmektedir.
Atıf Sayısı :