Siroz kalp hızı ve kardiyak
outputu arttırarak hiperdinamik dolaşım bozukluğuna sebep olur. Sirotik
kardiyomyopati bilinen kardiyak hastalık öyküsü olmayanlarda oluşan
disfonksiyondur. Patogenezde farklı hümoral ve selüler yollar yer alır. 2018
yılında Sirotik Kardiyomyopati Konsorsiyumunda tanı kriterleri revize edilerek
yeniden oluşturulmuştur. Tedavide aldesteron antagonistleri ve beta blokerlerin
yararlı olacağı belirtilmekle birlikte altın standart karaciğer naklidir. Sirozda
adrenal yetmezlik sık olmasına rağmen tanı çoğunlukla konulmamaktadır.
Hipotalamus-hipofiz-adrenal aks değerlendirilmesi albumin ve kortizol bağlayan
protein üretiminin değişimine bağlı zorlaşmaktadır. Dekompanse sirotik
hastalarda daha sıktır. Dirençli hipotansiyon, dirençli hiponatremi, düşük
düzeyde yüksek dansiteli lipoprotein varlığında adrenal yetmezlik
araştırılmalıdır. Tanıda en spesifik test ACTH stimulasyon testidir. Sirozda
seks hormon metabolizmasının değişimi, alkolun toksik etkisi, spironolakton,
beta bloker gibi ilaçlara bağlı olarak gonadal disfonksiyon gelişebilir.
Erkeklerde testiküler atrofi, jinekomasti, azalmış spermatogenez görülürken;
kadınlarda oligomenore, dismenore, ovaryan atrofiye yol açabilir. Sirozda
tiroid hormonlarının karaciğerde yer alan deiyodinaz enzimi ile aktif hale
gelmesinde defekt vardır. Karaciğer sirozunda sıklıkla hipotiroidizm ve ötiroid
hasta sendromu görülmekle birlikte daha az ölçüde hipertiroidizm oluşabilir.
Sirotik hastalarda en sık görülen patern normal TSH, düşük total ve serbest T3
ile artmış reverse T3’dür. Bu durum, muhtemelen düşük deiyodinaz tip 1
aktivitesini yansıtan ve T4’ün T3’e dönüşümünün azalmasına yol açan ötiroid
hasta sendromundaki değişikliklere benzerdir. Karaciğer sirozu olan hastalarda
tiroid fonksiyon testlerinin düzenli olarak kontrol edilmesi ve belirgin veya
subklinik hipotiroidizm (yüksek TSH ve normalden düşük FT4 ve FT3) durumunda
tedaviye başlanmalıdır. Sirozda hastalar karaciğerin birçok hemostatik
proteinin sentez yeri olması nedeniyle hemostatik sistemlerinde karmaşık
değişiklikler yaşayabilirler. Bu hemostatik değişiklikler arasında
trombositopeni ve trombosit fonksiyonunda değişiklikler, pıhtılaşma
proteinlerinin ve pıhtılaşma inhibitörlerinin plazma düzeylerinin düşüklüğü ve
fibrinolitik proteinlerin düşüklüğü yer alır. Sirozlu hastaların hemostatik
profili, kanamaya veya tromboza yatkınlık oluşturabilecek belirgin hipo ve
hiperkoagülabilite özelliklerine sahiptir. Sirotik hastalarda tedavinin
bireyselleşmesi içi hem koagülasyon hem de anti-koagülasyon testlerin tetkik
edilmesi gerekir. Sarkopeni sirotik hastalarda yaygındır. Sirozlu hastalarda
sarkopeninin nedeni, besin alımının azalması, malabsorpsiyon, metabolizmanın
değişmesi, hormonal değişiklikler, hiperamonyemi ve kas kaybının artması gibi
çok faktörlüdür. Tanısı kas kütlesi veya fonksiyonları değerlendirerek
konulmaktadır. Tedavide çoğunlukla diyet takviyelerini, beslenme önerilerini
içermektedir. Sirozlu hastalarda spontan bakteriyel peritonit dışında en sık
görülen enfeksiyonlar idrar yolu enfeksiyonları, pnömoni, selülittir. Bakteryal
enfeksiyonların yanı sıra hastanede yatanlarda mantar enfeksiyonları da
görülebilmektedir. Enfeksiyonlar kronik karaciğer hastalığında akut
alevlenmelerin önemli bir sebebidir. Erken tanı tedavi morbitide ve mortaliteyi
azaltmaktadır.
Bu kitabın bölümleri bulunmamaktadır.
Atıf Sayısı :