Portal hipertansiyon, kronik
karaciğer hastalığı olan hastalarda önemli bir mortalite ve morbidite
nedenidir. Portal hipertansiyon, portal venöz basıncın artışı ile karakterize
olan ve sıklıkla ciddi komplikasyonlarla seyreden bir klinik durumdur. Asit, hepatik
ensefalopati, özofagus ve gastrik varisler ile bu varislerin kanaması gibi
sonuçlar, hastalığın temel komplikasyonları arasında yer alır. Normal portal
ven basıncı 1-5 mmHg arasında değişmektedir. Her ne kadar portal ven basıncının
5 mmHg’nin üzerine çıkması artmış portal basıncı olarak kabul edilse de, klinik
komplikasyonlar genellikle portal basıncın 10 mmHg’nin üzerine çıkmasıyla
ortaya çıkmaktadır. Bu eşik değer, özellikle varis oluşumu ve kanama gibi ciddi
komplikasyonların gelişimi açısından kritik bir öneme sahiptir. Portal basınç
arttıkça komplikasyonların şiddeti de artmaktadır. Portal venöz basınç, hepatik
venlerin kateterizasyonu ile doğrudan ölçülebilir. Bu işlem sırasında, Hepatik
Venöz Basınç Gradiyenti (HVPG) hesaplanarak portal hipertansiyonun derecesi
objektif olarak değerlendirilir. HVPG, portal basınç ile santral venöz basınç
arasındaki farkı ifade eder ve hem tanı hem de tedaviye yanıtın izlenmesinde
önemli bir parametredir. İnvaziv bir yöntem olması ve her merkezde
uygulanamaması gibi kısıtlamalar nedeniyle, portal venöz basıncın
değerlendirilmesi için elastografi, bilgisayarlı tomografi ve doppler
ultrasonografi gibi non-invaziv alternatif yöntemler üzerinde çalışmalar devam
etmektedir. Teknolojik gelişmelere rağmen henüz HVPG ölçümünün yerini
tutabilecek görüntüleme yöntemi bulunamamıştır. Portal hipertansiyonun
patofizyolojisi, bir dizi kompleks ve multifaktöriyel mekanizmayı içermektedir.
Bu nedenle, hedefe yönelik yeni tedavi ajanlarının geliştirilmesi halen
araştırma aşamasındadır. Ciddi komplikasyonların başlıca nedeni varisler ve bu varislerden
kaynaklanan kanamalar olduğundan, tedavi yaklaşımlarının odak noktası
genellikle varislerin önlenmesi ve kanamanın kontrolü üzerine yoğunlaşmaktadır.
Tedavi hastalığın evresine göre olmaktadır. Varis gelişmemiş hastalarda varis
oluşumunun önlenmesi hedeflenirken, varis mevcut olan hastalarda kanama
riskinin değerlendirilmesi esastır. Kanama riski yüksek olan hastalarda, tedavi
seçenekleri arasında non-selektif beta blokerlerin kullanımı veya endoskopik
bant ligasyonu yer almaktadır. Profilakside kullanılan temel ilaçlar non
selektif beta blokerlerdir. Bu ilaçları tolere edemeyen ve bu ilaçlara karşı
yan etki geliştiren hastalarda endoskopik bant ligasyonu da etkinliği
gösterilmiş bir diğer tedavi yöntemidir. Hastaların bir kısmı akut varis
kanaması olarak prezente olabilmektedir. Bu durumlarda sıvı replasmanı, kan
transfüzyonu gibi genel medikal tedaviler uygulanmalıdır. Portal basıncı
azaltmak bu tür durumlarda hayat kurtarıcı olabilmektedir. Bu hastalarda,
endoskopik değerlendirmeden önce bile vazokonstriktör ilaçların başlanması
önerilmektedir. Bu yaklaşım, kanama kontrolünü sağlamada ve mortaliteyi
azaltmada önemli bir rol oynar. Somatostatin ve analogları, vazopressin
analogları bu amaçla kullanılan ilaçlardır. Medikal tedaviye yanıt alınamayan
durumlarda Transjuguler İntrehepatik Portosistemik Şant (TIPS) gibi girişimsel
yöntemler erken dönemde yapılabilmektedir. Tüm bu tedavi yaklaşımlarına rağmen
yanıt alınamayan hastalarda cerrahi tedaviler (şant) veya karaciğer
transplantasyonu düşünülmelidir.
Bu kitabın bölümleri bulunmamaktadır.
Atıf Sayısı :