Üst abdomene lokalize ağrı veya
rahatsızlık hissi olarak tanımlanan dispepsi toplumda yaklaşık %20 oranında
görülen oldukça yaygın bir semptomdur. Vakaların yaklaşık %25’ini organik
dispepsi oluştururken % 75’ini fonksiyonel dispepsi oluşturmaktadır. Roma IV
Konsensus Raporu’na göre fonksiyonel dispepsi, altta yatan organik veya yapısal
bir bozukluk olmadan erken doyma, postprandial dolgunluk hissi, epigastrik ağrı
ve epigastrik yanma semptomlarında en az bir veya daha fazlasının bulunması
olarak tanımlanmaktadır. Patofizyoloji henüz tam olarak anlaşılamamıştır, ancak
muhtemelen beyin ve barsak arasındaki bozuk iletişimle ilgilidir ve bu da
gastroduodenal motilite anormalliklerine , visseral aşırı duyarlılığa,
mikrobiyal disbiyoza ,mukozal bariyer fonksiyonlarında bozulma ve
mikroinflamasyona yol açar. Fonksiyonel dispepsi baskın olan semptomlara göre
epigastrik ağrı sendromu ve postprandial distress sendromu olarak 2 alt tipe
ayrılmaktadır. Dispepsi semptomlarının yönetiminde, farmakolojik tedaviler ile birlikte
psikolojik ve tamamlayıcı müdahaleler de büyük önem arz etmektedir. Etkili
hasta-hekim ilişkisi kurma, diyet değişiklikleri, helikobakter pilori
eradikasyonu, asit baskılayıcı ilaçlar, prokinetikler, nöromodülatörler ve
davranışsal terapiler hasta yönetiminde kullanılabilen seçeneklerdir.
Fonksiyonel dispepsinin patofizyolojisi hakkındaki bilgilerimiz arttıkça
klinisyenin elini güçlendiren daha etkili tedavilerin ortaya çıkması
muhtemeldir.
Atıf Sayısı :