Dünya genelinde 2,2 milyar insan görme problemleri ile karşı
karşıyadır ve bu hastalıkların yaklaşık yarısı tedavi edilebilir niteliktedir.
Katarakt, glokom ve refraksiyon kusurları gibi durumlar hem bireysel yaşam
kalitesini hem de toplumların ekonomik ve sosyal yapısını olumsuz
etkilemektedir. Görme bozukluklarının %80’inin önlenebilir veya tedavi
edilebilir olması, erken teşhisin ne denli kritik olduğunu ortaya koymaktadır.
Özellikle düşük ve orta gelirli ülkelerde sağlık hizmetlerine erişimde yaşanan
sorunlar, kalıcı görme kayıplarına yol açmakta; bu nedenle tarama
programlarının güçlendirilmesi ve teknoloji destekli çözümler ön plana
çıkmaktadır. Yapay zeka (YZ), verilerden öğrenme ve bunları insan zekasına
benzer şekilde uygulama kapasitesine sahip sistemlerdir. Görsel verilerin
sınıflandırılması ve analizinde yüksek başarı oranları sergileyen YZ, tıbbi
görüntüleme alanında önemli bir dönüşüm yaratmaktadır. Radyoloji, patoloji,
dermatoloji ve göz hastalıkları gibi görsel yoğunluklu alanlarda, doktorlarla
eş düzeyde hatta bazı durumlarda daha üstün performans göstermektedir. Meme kanseri
taramaları ve dermatolojik malignite tanısında yapılan çalışmalar, yapay
zekanın potansiyelini açıkça ortaya koymuştur. Göz hastalıklarında YZ
uygulamaları özellikle diyabetik retinopati, yaşa bağlı makula dejenerasyonu,
vitreus hemorajisi ve glokom üzerinde yoğunlaşmaktadır. Diyabetik retinopati, dünya
çapında görme kaybının en sık sebeplerindendir ve yapay zeka destekli analizler
%97–98 duyarlılık ve özgüllükle uzman hekimlere eş değer performans
göstermektedir. Yaşa bağlı makula dejenerasyonu ve makula ödeminde OCT
görüntülerinin değerlendirilmesinde %98’in üzerinde doğruluk oranları elde
edilmiştir. Vitreus hemorajisi gibi ultrasonla tanısı güç hastalıklarda ise YZ,
%95,5 doğruluk oranı ile dikkat çekmektedir. Glokom alanında yapılan çalışmalar
da, görme alanı testlerinde yapay zekanın hekimlerden daha yüksek doğruluk sergilediğini
göstermektedir. Bununla birlikte, YZ kullanımının önünde bazı kısıtlılıklar
vardır. Yüksek kaliteli ve kapsamlı veri setlerine duyulan ihtiyaç, hasta
verilerinin gizliliği ve etik boyutlar, hekimlerin sahip olduğu terapötik
insiyatifin algoritmalarda bulunmaması ve yanlış teşhis durumunda yasal sorumluluğun
kimde olacağına dair belirsizlikler, bu teknolojinin önündeki başlıca engellerdir.
Sonuç olarak yapay zeka, göz hastalıklarının erken teşhisi ve tedavi
süreçlerinin hızlandırılmasında güçlü bir yardımcı araç olarak ortaya
çıkmaktadır. Özellikle hekim yetersizliğinin bulunduğu bölgelerde, kişisel
deneyim ve yorgunluk gibi insani faktörlerden kaynaklanan hataları azaltarak
objektif, hızlı ve erişilebilir teşhis imkânı sunmaktadır. Gelecekte yapay zeka
destekli tarama programlarının sağlık sistemlerine entegrasyonu, halk sağlığını
korumada ve kalıcı görme kayıplarını önlemede temel stratejilerden biri
olacaktır.
Atıf Sayısı :