Toplumsal ve
kültürel farklılıkların temel belirleyicileri zaman ve coğrafi şartlardır.
İlkçağlardan günümüze değin kültürü üreten insan, başta coğrafi şartlar olmak
üzere, yaşadığı toplumsal ortama göre farklı yaşam koşulları ile birlikte
toplumsal-kültürel davranış örüntülerini oluşturmuştur. Buna göre; benzer
imkânlar benzer kültürleri, farklı coğrafyalar da özgün kültürel yapıların
oluşumunu sağlamıştır. Bu nedenle her bir toplumsal yapı bir diğerine göre
öteki konumundadır. Öte taraftan değişim ve dönüşümü sağlayan teknolojik
ilerleyiş, toplumların ve kültürlerin özünde de yapısal farklılıklara neden
olmaktadır. Kültürel kimlik, etnik kimlik, etnik grup,
etnik aidiyet kavramları, günümüzde hem bir ilgi odağı, hem de çeşitli
söylemlerin konusu haline geldi. Söz konusu kavramlar, küreselleşme ve
ulus-devlet kavramları ile birlikte, özellikle yakın geçmişten itibaren
sosyal-bilimcilerin ilgisini çekmiş, günümüzde de yeni dünya politikalarında ve
toplumsal hayatta varlığını hissettirmektedir. Toplumsal hayatta “etnik
farklılık” kültürel anlamda bir zenginlik ifade etmekle birlikte,
bölünme-parçalanma olarak da değerlendirilmektedir. Kültürel, siyasi, ekonomik, coğrafi,
dini ve dilsel etmenler, kültürel kimlikler arası farklılıkların dayanak
noktalarını oluşturmaktadır. Bazı toplumlarda kültürel kimlik yapılanmasının
temelinde din, bazılarında dil, bazılarında ise milliyet ön plana çıkabilir. Bu
etmenlerin biri, birkaçı ya da tümü, toplumsal grupların ayrışmasının-farklı
tanımlanmasının yolunu açar. Kültürel kimlik farklılaşmalarına “doğal ve olağan
farklılık“ tarafından bakıp; kimlikleri, bağlı oldukları kültürel sistemlerine
göre değerlendirmek gerekir.
Atıf Sayısı :