Depresyon ve endişe, kanser
hastalarının yaşadığı en yaygın ruhsal sağlık sorunlarıdır. Psikiyatrik
hastalıklar açısından en fazla risk altında olan hastalarda ilerlemiş hastalık,
önceden psikiyatrik geçmiş, kontrol edilemeyen ağrı ve diğer yaşam stresörleri
bulunmaktadır. Hastalığın belirsizliği, tedavi sürecinin yarattığı fiziksel ve
psikolojik stres, gelecek kaygısı, sosyal rollerinde meydana gelen değişimler
ve yaşam kalitesindeki düşüş, hastaların ruh sağlığını derinden etkilemektedir.
Araştırmalar, kanser hastalarının yaklaşık üçte birinin klinik düzeyde
depresyon ve endişe yaşadığını göstermektedir. Bu psikolojik zorluklar,
hastaların tedaviye uyumunu, yaşam kalitesini ve genel sağlık sonuçlarını
önemli ölçüde etkileyebilmektedir. Bu nedenle, kanser tedavisinde psikolojik
destek ve ruh sağlığı bakımı, tıbbi tedavinin ayrılmaz bir parçası olarak
görülmektedir. Onkoloji alanında yapılan birçok çalışma, kanser tanı ve tedavi
sürecinin farklı aşamalarında (örn. erken tanı, nüks, sağkalım, ileri evreler)
ve farklı kanser bölgeleriyle ilişkili olarak farklı durumlarda (örn. kanser
poliklinikleri, yatan hasta ortamları, palyatif bakım ortamları) anksiyete ve
özellikle depresif spektrum koşullarının yaygınlığını incelemiştir. Çoğu
çalışmada, semptomlar onaylanmış öz bildirim ölçekleriyle değerlendirilmiştir
[Örneğin; Hastane Anksiyete ve Depresyon Ölçeği (HADS), Beck Depresyon
Envanteri (BDE), Hasta Sağlığı Anketi (PHQ)]. Bu tür ölçümlerin kanserli
hastalarda anksiyete ve depresyon için değerli tarama araçları olduğu
gösterilmiş olsa da, yarı-yapılandırılmış tanısal görüşmeler, depresyonun ve
anksiyetenin farklı spesifik formlarının spesifik bir tanısını ararken altın
standarttır. Kanserde depresyon psikososyal, biyolojik ve hatta iatrojenik
nedenleri olan multifaktöriyel bir hastalıktır. Anksiyete ve depresyon yaşamın
ve hastalık seyrinin herhangi bir aşamasında ortaya çıkabilir, bu nedenle
psikolojik semptomları taramak ve değerlendirmek, psikofarmakolojik veya
psikolojik tedavi gerekip gerekmediğini takip etmek ve uzman yardımına ihtiyaç
duyanların yönlendirilmesi onkolog tarafından yapılmalıdır. Anksiyete ve
depresif bozuklukların önlenmesi ve yönetimi için psikoterapötik ve
psikofarmakolojik yöntemlerle etkili tedaviler mevcuttur. Takip ve tedavi
sürecinde psikiyatrist, psikolog, sosyal hizmet uzmanları, psikososyal destek
ekipleri ile onkoloji uzmanları iş birliği içinde çalışmalıdırlar.
Atıf Sayısı :