Prostat kanseri tedavisi sonrası izleme, hastalığın nüksünü,
ilerlemesini veya metastaz yapmasını erken dönemde tespit etmek için büyük önem
taşır. Takip süreci, kanserin tedaviye nasıl yanıt verdiği ve hastanın genel
durumu göz önünde bulundurularak kişiselleştirilir. En yaygın izleme yöntemi,
prostat spesifik antijen (PSA) testi ile PSA düzeylerinin düzenli olarak
ölçülmesidir. PSA, tedavi sonrası sıklıkla düşüş gösterse de, belirli bir
seviyede stabil kalması veya artış göstermesi durumunda hastalığın yeniden
ortaya çıkabileceği şüpheleri doğurur. PSA artışı, erken evrelerde kanserin
nüks ettiğine dair bir belirti olabilir, bu durumda ek görüntüleme yöntemlerine
(örneğin, prostat MR’ı, bilgisayarlı tomografi (BT) veya kemik sintigrafisi)
başvurulabilir. Ayrıca, dijital rektal muayene (DRM) ile prostatın fiziksel
durumu da değerlendirilir. Takip sıklığı, kanserin evresi, tedavi yöntemi
(cerrahi, radyoterapi, hormon tedavisi veya kemoterapi) ve hastanın genel
sağlık durumuna göre değişiklik gösterir. Genellikle tedavi sonrası ilk
yıllarda izlemeler daha sık yapılırken, hastanın durumu stabil hale geldikçe
takip aralıkları uzatılabilir. Bu süreç, nüksün erken dönemde tespit edilmesi,
tedavi seçeneklerinin belirlenmesi ve hastanın yaşam kalitesinin korunması açısından
büyük bir önem taşır. Aynı zamanda, metastatik hastalık gelişimi durumunda
tedavi stratejileri hızla gözden geçirilerek, hastaya en uygun yaklaşım
belirlenir. Prostat kanseri takibi, multidisipliner bir ekip çalışması ile,
hastanın hem fiziksel hem de psikolojik sağlığını destekleyecek şekilde
yönetilmelidir.
Bu kitabın bölümleri bulunmamaktadır.
Atıf Sayısı :