Teknoloji ve bilimin hızla ilerlemesiyle birlikte
biyoteknoloji ve genetik alanlarındaki araştırmalar önemli etik ikilemleri
gündeme getirmektedir. Özellikle embriyo araştırmaları ve yardımcı üreme
teknolojilerinin yaygınlaşmasıyla ortaya çıkan fazla embriyoların kullanımı,
etik tartışmaların merkezinde yer almaktadır. İnsan klonlama ise, genetik
kopyalar üretmeyi amaçlayan bir uygulama olarak hem üretim hem de tedavi
amacıyla yapılabilmekte, ancak insan hakları ihlali, bireyin metalaşması, klonların
psikolojik zarar görme riski ve geleneksel aile yapısının bozulması gibi ciddi
etik sorunları beraberinde getirmektedir. Bunun yanı sıra, insan gen
düzenlemesi özellikle CRISPR/Cas-9 teknolojisinin kullanımıyla genetik
hastalıkların tedavisinde umut vadetmekle birlikte; güvenlik, bireysel özerklik
ve sosyal adalet gibi kritik etik sorunları da beraberinde getirmektedir. Üreme
çağındaki kadınlar ve gebe kadınların tarihsel olarak araştırmalardan
dışlanması, önemli bir bilgi boşluğuna yol açmıştır. Bu nedenle, bu grupların
araştırmalara dahil edilmesi hem bilimsel hem de etik açıdan bir ön plana
çıkmaktadır. Bu bölümde, biyoteknoloji ve genetik alanlarındaki gelişmelerin
etik boyutları ve kadın araştırmaları perspektifiyle ele alınarak, gelecek
nesillerin sağlığını koruyacak yasal ve etik düzenlemelerin oluşturulmasının
önemi vurgulanmaktadır.
Bu kitabın bölümleri bulunmamaktadır.
Atıf Sayısı :