Geçirdiği birçok jeolojik gelişim evresinin ardından sert
karasal ikimin egemen olduğu İç Asya’da tarım faaliyetleri gerçekleştirebilme
olanakları sınırlıdır. Dolayısıyla burada yaşayan insanlar, Anav döneminde
yerleşik yaşamı benimsemiş olmasına rağmen daha sonra iklimin değişmesiyle
birlikte geçimlerini doğa koşullarına göre biçimlendirmek zorunda kalarak
konar-göçer hayvancılık temelli bir geçim kaynağı belirlemiştir. Konar-göçer
hayvancılık faaliyeti iklim değişikliklerine göre sürekli yer değiştirmeyi
gerektirirken, İç Asya’daki insanların dinamik bir yaşamı sürdürmesini zorunlu
kılmıştır.
Buzul Çağı’nın etkisini yitirmeye başlamasıyla birlikte İç
Asya’nın doğa koşullarının da günümüzdeki değerlerine yaklaşmaya başladığı
bilinmektedir. Dünyanın diğer coğrafyalarında olduğu gibi İç Asya’daki insanlar
da öncelikle Paleolitik, Mezolitik ve Neolitik Çağlarda taştan aletler yapmış
ve bunları günlük yaşamlarında işlevsel olarak kullanmışlardır. Madenin
işlenebilirliği ve eritildikten sonra belirli bir kalıba dökülebildiği
keşfedildikten sonra ise bozkır kültürünün temel unsurlarından birini oluşturacak
metalürji alanında önemli ürünler ortaya koymaya başlamışlardır. Sürekli hareketlilik durumundan dolayı ortaya çıktığı
coğrafyanın çok uzağına yayılan eski bozkır toplumlarına ilişkin yapılan
araştırmalarda arkeolojik veriler önemli bir rol üstlenirken, bu toplumları
konu edinen en erken yazılı kaynaklar Grek ve Çin yazılı kaynaklarından
oluşmaktadır. Erken bozkır toplumlarından olan Kimmerler, İskitler, Sarmatlar
ve Yüe-çiler ile ilgili hem yazılı, hem de arkeolojik verilerden bilgi elde
edilebilmektedir. Bu çalışma, İç Asya’nın doğa koşullarının oluşum ve gelişim süreçlerini
açıklayarak, bozkır toplumlarının ortaya çıkışını ve Eskiçağ Tarihi’ndeki
önemini ortaya koymayı amaçlamaktadır.
Atıf Sayısı :