Sanayi devrimi ile birlikte hayatın merkezinde kendine daha fazla yer bulmaya başlayan tek kullanımlık plastiklerin etki alanı günden güne genişlemiş ve dünya üzerinde ulaşamadığı yer neredeyse kalmamıştır. Denizlerden dağlara, okyanuslardan dünyanın en derin noktasına kadar plastiğin hemen her çeşidiyle karşılaşmak normal karşılanır olmuştur. Taş devrinden itibaren doğadan ilham alarak eserler üretmeyi değerli gören bazı sanatçılar, kar topu etkisiyle önü alınamaz bir hızda büyüyen plastik atık kirliğine tepkisiz kalamamış, sanatın sarsıcı ve hafızaya iz bırakan yönünü kullanarak çağdaş sanat uygulamaları ile doğanın yaşadığı bu katliamı daha görünür kılmak için, sanatsal projeler tasarlamıştır. Joseph Beuys, 7000 Meşe ve Berlin’deki Süpürme Performansı ile zamanlar arası geçiş yapmış, Kawamata okyanuslardan topladığı çöplerle kocaman bir okyanusu galeriye sığdırmış, Pam Longobardi, Sirenlerden artık ses değil plastikler yayılıyor duyurusunda bulunmuş, Katie Williams ve Jen Fedrizzi tüketmenin verdiği anlık hazların insan hayatını nasıl çöplüğe çevirdiğini bedenleriyle anlatmıştır. Plastik atıkların doğaya verdiği tahribatı fark edip bu anlamda doğanın sesi olmak için harekete geçen bu sanatçılar alışılmışın dışında çalışmalar üreterek çağdaş sanat tarihine isimlerini yazdırmıştır. Aynı niyet doğrultusunda, aynı yolda kendi üsluplarıyla eserler tasarlayıp halka sunan bu sanatçıların hayatları ve sanat dünyasında konuşulan performans ve enstalasyonları incelenmiş, eserlerin ve sanatçıların benzer ve farklı yanları yapılan literatür taramalarıyla değerlendirilip yorumlanmıştır.
Atıf Sayısı :