Status epileptikusun (SE) mekanizmaları, etiyolojileri,
tedavi seçenekleri, izlem ve klinik sonuçları hakkındaki ilerlemeler, tanım ve
tedavide önemli değişikliklere yol açmıştır. Tanı kriterlerindeki heterojenite
ve klinik olarak bulgu vermemesi nedeni ile tanı konulmasındaki zorluklara
rağmen NKSE sıklığının 2-8/100.000 olduğu tahmin edilmektedir. Uluslararası
Epilepsi ile Mücadele Birliği (ILAE)’ne göre SE, nöbetin sonlandırılmasından
sorumlu mekanizmaların başarısızlığından ya da anormal derecede uzamış
nöbetlere yol açan mekanizmaların başlatılmasından kaynaklanan bir durum olarak
tanımlanmaktadır1. Anormal derecede uzamış bir nöbeti
tanımlamakta kullanılan zaman eşiği, nöbetin türüne bağlıdır. Konvülsif status
epileptikus (KSE) için bu süre beş dakikadır. Nonkonvulsif Status Epileptikus
(NKSE) ise belirgin interiktal iyileşme olmaksızın on dakikadan uzun süren
konvülsiyon olmaksızın devam eden nöbetler olarak tanımlanır. Bu bozukluk,
belirgin motor bulguların yokluğunda çeşitli derecelerde bilinç değişikliği ile
sonuçlanabilir. Bunun dışında belirgin motor aktivitenin olmadığı miyoklonik
nöbet, anormal davranış, afazi, amnezi, halüsinasyonlar, nistagmus, tonik göz
deviasyonu gibi semptomlar bildirilmiştir2. KSE tek
başına klinik özellikler kullanılarak teşhis edilebilirken, NKSE için EEG
incelemesi esastır3.
Atıf Sayısı :