Kardiyak minimal invaziv cerrahi teknikleri, kardiyopulmoner bypass (KPB) yönteminin morbidite ve mortaliteye neden olabileceği göz önüne alınarak geliştirilmiştir. KPB, hemodilüsyon, hipotermi, nonpulsatil kan akışı gibi fizyolojik olmayan durumları beraberinde getirir ve hastanın savunma mekanizmalarını aktive eder. Bu nedenle, minimal invaziv tekniklerin kullanımı ve KPB'nin ortadan kaldırılması, vücut inflamatuvar yanıtını azaltmaya yardımcı olur. Ancak minimal invaziv tekniklerle de akut ve kronik endotel hücre hasarı oluşabilir. Akut hasar, vasküler mekanik travma ve iskemi/reperfüzyon hasarı olarak ortaya çıkar. Mekanik travma, minimal invaziv kalp cerrahisinde distal anastomozun tamamlanması sırasında koroner kan akışının geçici olarak bozulmasını içerir. İskemi/reperfüzyon hasarı ise minimal invaziv tekniklerde global miyokard iskemisine neden olmayabilir, ancak lokal miyokard iskemisi devam edebilir. Kronik endotel hücre hasarında ise intimal hiperplazi ve ateroskleroz gelişebilir. Minimal invaziv koroner bypass cerrahi teknikleri, kardiyopulmoner bypass olmadan ve/veya median sternotomi yaklaşımı olmadan uygulanır. Bu teknikler arasında Off-pump koroner arter bypass (OPCAB), Minimal invaziv direk koroner arter bypass (MIDCAB), Total endoskopik koroner arter bypass (TECAB) gibi çeşitli yöntemler bulunur. Bu tekniklerin seçimi hastanın ihtiyacına ve cerrahın tercihine bağlıdır. Minimal invaziv teknikler, konvansiyonel koroner bypass cerrahisinin alternatifi olabilir, ancak konvansiyonel yöntem hala altın standart olarak kabul edilmektedir.(AI)