Bu metinde, Türk sanatında resmin en hareketli ve etkin alan olduğu belirtilmektedir. Heykelin ise Sanayii Nefise'nin kuruluşundan sonra Türk sanatına girdiği ifade edilmektedir. Geleneksel resim olan kitap resminin çeşitli gereksinimlerden dolayı İstanbul merkez olmak üzere kitap sayfalarından çıkarak duvar resmine geçtiği ve kültüre girdiği belirtilmektedir. Bu yeni resim olgusunun Enderun'lu nakkaşların yerini asker asıllı ressamlarca gerçekleştirildiği ve saray ve eşraf konakları çevresinde beliren bir lüksten öteye gidemediği ifade edilmektedir. Türk Sanatının yaygınlaşmasının ilk adımlarının bu şekilde belirginleştiği belirtilmektedir. İkinci adımın ise plastik sanatlar öğretiminin Sanayii Nefise ile kurumsallaşması olduğu ifade edilmektedir. Bu adımların sosyokültürel bağlamda kadın hakları içinde önemli bir ilerleme olduğu ve kadınların sanat eğitimine katkıda bulunduğu belirtilmektedir. Metinde ayrıca Osmanlı devletinde sanat eğitimi veren müstakil bir kurumun olmadığı ve sanat eğitiminin usta çırak ilişkisiyle ve sarayın kontrolü altında yapıldığı ifade edilmektedir. Tanzimat döneminden sonra batı tarzı eğitim kurumlarının kurulmaya başladığı ve sanat eğitiminin bu kurumlarda yer aldığı belirtilmektedir. 1877 tarihine kadar Türkiye'de resim ve mimari eğitiminin sadece Mühendishane ve Harbiye mekteplerinde verildiği ifade edilmektedir.(AI)
Atıf Sayısı :