Wilhelm Roentgen’in X ışınlarını tanımlaması, Henri Becquerel’in doğal radyoaktiviteyi keşfetmesi, Marie Curie’nin doğal uranyumdan Polonyum ve radyumu izole etmesi, Ernest Rutherford ve Frederick Soddy’nin alfa ve beta bozunumunu keşfetmesi, 1929 yılında Ernest O. Lawrence siklotronu tasarlaması, 1934 yılında Irene J. Curie ve Frederic Juliot’un yapay radyoaktiviteyi göstermeleri, aynı yıl Fermi ve arkadaşlarının yapay radyonüklit elde etmeleri, daha sonra nükleer reaktörler ve parçacık hızlandırıcıların teknolojik gelişimi ile yapay radyoaktivitenin üretim ve kullanımının inanılmaz bir hızla gelişmesi sonucu yapay radyoaktivitenin modern tıpta tanı ve tedavi alanlarında kullanımı bilim tarihinde bir dönüm noktası niteliği taşır. ROLL, kavram olarak ilk kez 1997 yılında Paganelli ve ark. tarafından tanımlanmakla birlikte literatürdeki radyonuklit kılavuzluğunda ilk cerrahi rapor ise 1949 yılında Selverstone ve ark. tarafından bildirilmiştir. ROLL tekniği, enjeksiyon bölgesinden herhangi bir mekanizma ile dağılmayacak özellikte, 99mTc-makroagregat albümin (99mTc-MAA) gibi nispeten büyük partiküllerden oluşan bir radyofarmasotiğin bir görüntüleme yöntemi eşliğinde cerrahi olarak çıkarılacak lezyonun içine doğrudan uygulanmasına dayanır. ROLL mamografi, ultrasonografi (US), manyetik rezonans görüntüleme (MRG) veya bilgisayarlı tomografi (BT) gibi morfolojik ya da fonksiyonel- moleküler taramalarda tespit edilen ancak ele gelmeyen meme kanseri, akciğer kanseri ve diğer izole solit tümör lezyonları için kılavuz tellere alternatif olarak geliştirilmiştir. Ele gelmeyen gizli meme lezyonlarında, tekrarlayan tiroit kanserlerinde ve paratiroit adenomlarında yaygın kullanım alanı bulan ROLL, cerrahisi düşünülen, lezyon içine radyofarmasotik enjeksiyonu uygulanabilecek tek veya birkaç lezyon içeren tüm vakalarda kolay, güvenilir ve etkin bir yöntemdir.