Gözetleyen Ve Gözetlenen Dünyada Dönüşen Mahremiyet Algısı Ve Dijital Şiddet
Anahtar Kelimeler
Günümüzde teknolojinin ilerleme ve dönüştürme hızı, kültürün iletilmesini derinden etkiler, özel yaşantımızı ve kendimizle olan ilişkimizi de değiştirir. Marshall McLuhan’ın başını çektiği ve özellikle internet ve sosyal medyayla şekillenen yaşamlarımıza yakından baktığımızda yadsınamaz görünen “The medium is the message” (Araç mesajdır) görüşü, mesajlarımızı ilettiğimiz ortam üzerine de düşünmemizi gerektirir. Adli tıp pratiği içerisinde “Yeni teknolojilerin ürettiği yeni kavramlar arasında suça ilişkin olanlar nelerdir? Bu yeni suç türlerinin dinamikleri nelerdir? Fail ve mağdurları kimlerdir? Bu teknolojilerin yarattığı suç türlerine karşı nasıl yasal düzenlemeler yapılmalıdır? soruları her geçen gün daha çok yer bulacak görünmektedir. Bu yazı, 18. yüzyılda ortaya atılan panoptikon kavramının bugüne kadar olan dönüşümü ekseninde, suçluların kontrol altına alınmasıyla başlayıp, neredeyse hepimizin kimliğinin önemli bir parçası olan “kullanıcı, takipçi, takip edilen” olma halinin yarattığı günümüz insanının gönüllü olarak gözetlenme isteğine varan süreci, bu süreç içinde dönüşen mahremiyet algısını ve son 20 yıl içerisinde ortaya çıkan yeni suç türlerini üç örnek (İntikam Pornografisi, Cinsel İçerikli Mesajlaşma ve Dijital Ebeveynlik Deneyimi –Sharenting) üzerinden tartışmayı ve bu suç türlerine ait yeni çalışmalara ilham vermeyi amaçlamıştır.
Atıf Sayısı :