Spinal yaralanmalar, omurga ve omurilik hasarına neden olan travmalardır. Bu tür yaralanmaların tarihçesi MÖ 2600'lü yıllara kadar uzanmaktadır. Hipokrat ve İbni Sina gibi önemli tıp bilimcileri, omurga anatomisi ve fonksiyonel yapısıyla ilgili çalışmalar yapmış ve tedavi yöntemleri geliştirmiştir. Günümüzde ise spinal yaralanmaların tanı ve tedavi yöntemleri, gelişen tıp teknolojisiyle birlikte daha da ilerlemiştir.Spinal travma, günümüzde artan teknoloji ve hareketli yaşam nedeniyle giderek daha sık görülmektedir. Bu yaralanmalar, fiziksel, psikolojik, sosyal ve ekonomik açılardan bireyleri ve toplumu etkileyen önemli bir konudur. Her yıl ABD'de 10.000 yeni vaka görülürken, Türkiye'de yaklaşık olarak 2.000 yeni vaka tespit edilmektedir. Spinal travmalar genellikle genç yaş grubunda (ortalama yaş: 27) görülür ve erkeklerde kadınlara göre 4 kat daha fazla görülme eğilimindedir.Spinal travmaların en sık nedenleri arasında motorlu taşıt kazaları (%40-50), yüksekten düşmeler (%20), zeminden düşmeler (%10), iş kazaları (%18), ateşli silah yaralanmaları (%5-15), spor kazaları (%4) ve diğer nedenler (%3) bulunmaktadır.Spinal travmalarda risk faktörleri de bulunmaktadır. Yaş, çocuklar ve yaşlılar arasında omurga anatomisi ve fizyolojik farklılıklar nedeniyle önem kazanır. Romatolojik hastalıklar, omurga hareketliliğini ve kemik kalitesini etkileyerek spinal yaralanma riskini artırır. Onkolojik hastalıklar ve D vitamini eksikliği de spinal travma riskini artıran faktörler arasındadır.Spinal yaralanmalar genellikle alt servikal bölge ve torakolomber bölgede görülür, çünkü bu bölgeler omurganın en hareketli bölgeleridir.(AI)
Atıf Sayısı :