Ruh sağlığına yönelik yapılan çalışmalar ruhsal bozuklukların etiyolojisinde genetik ve biyolojik bileşenlerin rolü olduğunu göstermekle birlikte sağlık hizmetlerine erişimin sınırlı olması, sosyo-ekonomik koşullar, barınma, beslenme, eğitim, fiziksel sağlık, göç, kültür gibi etkenlerin de davranışsal, bilişsel, duygusal, sosyal olarak ruh sağlığını etkilediğini işaret etmektedir. Bu sonuçlar ışığında ruh sağlığına yönelik hizmetler, hastalığı tedavi etmenin yanı sıra hastaların işlevsellik düzeylerini artırmayı ve toplumda uyum içerisinde yaşamlarını sürdürebilmelerini hedeflemektedir. Dolayısıyla hasta bireylere yönelik müdahalelerin aile, bakım veren, toplum ve kurumlar tarafından desteklenmesi büyük önem taşımaktadır. Dünya Sağlık Örgütü’nün yayınlamış olduğu raporda, geniş bir yelpazede toplumun farklı gereksinimlerine odaklanan hizmetlerin erişilebilir olmasının, bakımın devamlılığının sağlanmasının, toplum temelli ruh sağlığı ile koruyucu ve önleyici nitelikte müdahalelerin geliştirilmesinin önemine vurgu yapılmaktadır. Dünya genelinde ruh sağlığı ve hastalıklarının tedavi ve rehabilitasyonuna ilişkin yapılan uygulamalar tarihsel dönemlere göre değişiklik göstermiş ve bu değişimlere paralel olarak da toplum ruh sağlığı hemşireliği de gelişim göstermiştir. Günümüzde toplum ruh sağlığı hemşireleri temel bakım hizmetlerinin yanı sıra vaka yöneticiliği, krize müdahale, psikoterapi, psikoeğitim ve psikososyal müdahaleleri uygulayabilmektedir. Toplum ruh sağlığı hemşireliğinin görev, yetki ve sorumluluklarının yönetmelikte tanımlanmış olması, sertifikasyon programlarının başlatılması, lisans ve lisansüstü düzeyde eğitim programlarının yürütülmesi bu alanın daha çok güçlenmesinde önem arz etmektedir.