Bu bölümde hipoglisemi, yani kan glukoz düzeyinin istenen seviyenin altına düşmesi durumu ele alınmaktadır. Glukoz, sinir sistemi için oksijen kadar önemli bir madde olup, kan glukoz düzeyinin optimum sınırlar içinde kalması hayati fonksiyonlar için gereklidir. Hipoglisemi ise kan glukoz miktarının istenen seviyenin altına inmesiyle hayatı tehdit eden bir durumdur. Bu bölümde hipogliseminin tanımı, glukoz düzeyinin normalin altına inmesiyle ortaya çıkan değişiklikler, vücudun bu değişikliklere verdiği yanıt ve savunma mekanizması, savunmanın yetersiz kalması durumunda ortaya çıkabilecek riskler, hipoglisemi acil tedavi yaklaşımı gibi konular ele alınmaktadır. Hipoglisemi, açlık kan glukoz düzeyinin 70 mg/dL'nin altına düşmesi olarak tanımlanır. Hipoglisemi semptomları, açlık kan glukoz düzeyinin 55 mg/dL'nin altında ölçülmesi ve glukoz verilmesiyle semptomların gerilemesi gibi belirtilerle tanımlanır. Hipoglisemi, beyin dokusu için önemli bir enerji kaynağı olan glukozun yetersizliği sonucu ortaya çıkar. Vücut, hipoglisemi durumunda insülin salınımını azaltarak glukoz seviyesinin daha da düşmesini önlemeye çalışır. Ayrıca, kontr-insüliner hormonlar olan glukagon, epinefrin, büyüme hormonu ve kortizol gibi hormonlar da devreye girerek glukoz metabolizmasını düzenlemeye çalışır. Hipoglisemi durumunda bu hormonlar lipoliz, proteoliz, glikojenoliz ve glukoneogenez gibi süreçleri artırarak glukoz seviyesini yükseltmeye çalışırlar. Bu mekanizmaların etkisi uzun süreli hipoglisemi durumlarında daha belirgin hale gelir.(AI)